Suyun MescidiŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bayat bir şiir. Üstünden bir düzine boran mevsimi geçmiştir. Güz ve bahar durur mu? Onlar da geçmiş.
Suyun kimyasında benliğimin renkleri zümrüt olmuşum suyun kanununda bir rüzgâr eser Zefirus isminde ecnebi bir şarkı dolar ağzıma bir bedevi ile birlikte çölü dinleriz sonra da kalkar secde ederiz Alnımıza göğün sikkesi değiyor elifi elifine nur doluyoruz cennet kokusu avucumuzda İsrâ oluyor rüyalarımızda gece gölgemiz Süleyman’ın uçan halısı kırk senelik peygâmber hüznünde Allah gölgemizin kâinat damında ârş sofrasına Maşita oturmuş elinde dişleri mercandan taraklar ışıklara boyanmış saçlar taşınır maviliğe ölen çocuklar toprağa tohum olur verimli ağıtlar Elifi elifine kıyâmdayız Rükû ederiz intizamla Secdemiz vâhiy kokulu selâmımız nûrdan kâvlimiz ruhtan duamız sütundan mescidimiz sudan. |
Şiirlerinizde anlamını bilmediğim imgeler/sözcükler mutlaka karşıma çıkmakta. Sayenizde anlamlarını Tdk bakıp öğrenmiş oluyorum; ancak on dakika sonra unutmak üzere..!
İzanimca; bir kimlik sorununun altı çiziliyor: toplumsal keşmekeşlik -dün ile bugün- inanç ve kültür çatışmasının nedenselliği, çözümsüzlüğü...
Etkileşimleri, kavramlarla ayrıştırma yetisinin felci vs.
Şiirin düşüncelerimi alt-üst ettiği aşikar!
İnsanın kendini sorgulayası geliyor! Belki şiirin anlatmak istediği/hedefi de buydu... Ve tekrar olunmalı!
Daim olsun yetkin kaleminiz hocam.
Çok saygılar, selamlar.