Buz Ülkesi
Sular buzlandı,
Sular buzdan ülkeye dönüştüler. Kristal kokusu bulaştı oksijene, Soluklar hızlandı, tazelendi nefesler Sarnıçlar suyun kabristanı oldu Sarkıtlar tanrısal hışım giyindi. Öyle ki; Öfkeleri keskin mızrak uçları Göğe yakın duruşları Bilinmezlik ile mukadderat arası kopuşları. İnsanların yanaklarına elmalar kondu, Kırmızı, soğuk yaralı, buz kırmızısı elmalar Ölüsünü karlara bağışlıyor diğer canlılar Asfalt yoldan besleniyor cümle kanatlılar. Güneş; göçmen kuşların pusulasında yaşam ülkesi. Göç edenlerin kâbusu; Boran ve beyaz cehennem Çiçekler göçerler için parlak bir sarı muştusu. Şehrin heykelleri buz giyindi, Gökyüzü onlara soğuk libâslar dikti. Renkten renge girdi gök kubbe, Önce şarabi rengine boyandı, Sonra yavru ağzı, yavrunun ağzına siyahlar döküldü Morardı, lavanta bahçesine döndü O ara bulutlar pembeleşince Atlas ressam tuvali oldu. Habbe’ler birbirinden ayrıldı, Çözüldü suların "Gordion Düğümü" Heykeller özlerine rücu ederken Heykeltıraş’ın biri bıyıklarını burdu Burulan bıyıklarda, Kadının biri namussuzluk gördü! -Burulan bıyıklar namussuzluk alâmeti idi, Bu hakikat, Fakat kadın taş terbiyecisi adama haksızlık etti. Nazarı büyük bir galat! Bakmanın ertesinde oluşan görmenin bön yargısı- Buz ülkesini sıcaklığın baskın kuvveti işgal etti. Fizik yasaları Tanrı’nın kimyevi matematiksel ayeti. |
Gökyüzü onlara soğuk libâslar dikti.
Renkten renge girdi gök kubbe,
Önce şarabi rengine boyandı,
Sonra yavru ağzı,
yavrunun ağzına siyahlar döküldü
Morardı, lavanta bahçesine döndü
O ara bulutlar pembeleşince
Atlas ressam tuvali oldu.
Tebrik ederim
Güzel bir şiir okudum
Saygılarımla