TOPRAK DÖKÜMÜ
Dinle..!
Sen hiç öldün mü bu gün..? Ufukta bir sis perdelenmiş Suskun Siyah tülleri kuşanmış Sevda çağındaki kızlar Göğsüme tünemiş Göveren düşler.... Bir kaç iyi adam kalmış İki yakası bir araya gelmeyen Hangi düğümü çözsem İki ileri bir geri adım başları Tüm yasaklar kapılarını aralar... Yalnız bir ev gibiyim İçimde yaşayan kimseler yok İbibikler çoktan öttü, gelen giden olmadı... İri kıyım ufalanmış Kibirli adamlar oturmuş mütevazı soframa Güneşi kapatmışlar alın terimin üstüne Bir gece daha düşürmüşler İlk yazın sürgünlerine.... Aklım almıyor Bir yığın gazel kucağımda Son yolculuğun türküsüne binmiş yapraklar Say ki Eylül geldi daha bu günden Düşlerimin aklı uçuk Ritimsiz kalp ağrılarım Dilimde kekremsi bir tat Yarım yamalak bir lisan... Hadi korkma..! Dokun kadere Düştüğüm yolların uzaklığı korkutmasın seni Dokun...! Çok koydum namlunun ucuna yüreğimi Yangını susturmak adına Kalem oyukları kanayan Ateşten bir umman Kısır bir neden Biteviye umut ettiğim Bir serap Sonucu belli olmayan... Zaten hep yarım kalmadı mı şiirler..? Bir de ifşa olunan aşklar... Tütün ve çakmaktaşı Kül yangını yürekler Nefesler daralıyor Mevsim toprak dökümü Dur deme bana Bir iyilik yap bu gün Usulca çekil şehrimden Beni öylece yüz üstü bırak...! |
Serbest şiir bana tuzsuz çorba gibi gelirdi bir kaç kalem bu şiirleri sevdirdi bana.
Saygılar