yorgun bir ırmak ağzı
gecenin gözleriyle beslenir
korkularım geçmişin uğultusu yaralı bir kurt gibi saldırır eşiğime sessizlik çağıldar kış buzulları sarkar su çeker çatım önce yürümeyi unuttum kaybettim adımlarımı "denizin dudakları" değerken ufka aya yol yapan yakamozları unuttum şekli şemailim değişirken ve karanlık basınca gözlerime yüzümü unuttum fil derisini andıran kırışıklıklarımı tek tek sayarken gün biter diye korktum yerçekimine yenik düşmüş çehreme dalarken içim hey hat ne zaman kaybettim gülüşümü yorgun bir ırmak ağzı söylenmemiş bir zelzele öyküsü yaralı bir kıyı ormanı bir pagan düşü dante ’ nin şiiri gibi ömrüm oysa dün gibi baharım yazda yemişlerim nedir alev fırtınalarında ateş kuşlarının raksı yol bitti mi kaybettim adresi ufuk neden karardı neden daha bir sıkar oldum dişlerimi her dem sızlanan bir çalı bülbülü öter durur penceremde öter öter buğulu sıktıkça avuçlarımdaki yaşam kumunu akar gider telaşlı gönül gençyılmaz |
Sevgiyle hep