tuz
tuz beyaz bir taşın
ayakuçlarında dalarken seyre çöl kuşlarını acemi bir rüzgar soluklanır yanı başında bir nehrin avuçlarına üşüşen balıklar gibi sıçrar düşünceleri biliyordu ki kutsal yürek külli yalan olduğunu hangi kurt yesindi ki elçi yusuf’u gezdirirken yüzünde kutlu mintanı sır yüklü karagöz kuyudan uzak değildi tuzlu deniz kokusu kum fırtınalarının sırtında kayan seçilmiş kervan illâki bulacaktı su yüzlü peygamberi sahranın bezirganı garip bir hüzünle vermişti köle yusuf’u hey hat kuyudan saraya esaretten saltanata bir umuda yolculuk öyküsü… kim bilebilir ki Ya Rab bugünden atiyi senden gayri gönül gençyılmaz |