ayağımı bastığım her yer coğrafya
Eski bir şehrin hürriyet sokağı burası
ölmeden önce gülmenin maharet sayıldığı Kutlama, sevinç hepsi erimeye meyilli eski bir şehir sadece Feri kalmamış yadlarda yasa boğuluyor tecilli umutlar Sarıya boyandı kaldırımlar ateş icat olduğundan beri Yaşam denen tiryakiliğin içine izmarit olup düşüyor ummanlar Lakin öksürmekten ölmüyor şehir imkansızlığı seçmenin yoluna tütün ekerken zaman Bir gece aniden büyüyorum ve doğduğum tarihe geri dönüyorum uçurtmaların ipi koparken Aynada üç kişiyiz biz biraz beyaz çokça gri gerisi siyah zorlamıyorum artık benim renklerimi giysin diye şehir Yoğun bir yanılgıydı çünkü bildiklerim sadece sorduğum yaraydı mana çalmaya çalışırken alfabelerden Bir yanım hala muhalif her şeye çokça kanamamış mıydı yara derinden Bu şehirde hep ayrılık için sallanmıştı eller işte bir romandan arta kalanlar eski bir dostu kaybetmekten öteye geçmeyen siyah bir kitaptan uyanmışlığım İtiraf etmeliyim ki bu aralar çok uzağım sevdalardan saati değil aşkaltı dilenmelerin şu saniyeler Ama bir gün yeşil ışıkta geçecek kadar çok seveceğim bu kenti... |