MAKTUL YADA MEÇHUL/ve yine... sana yazdığım her şiir için kesilen tüm ağaçlardan tek tek özür dilerim.../ Yağmurlara sor Nadia. Namlusunda döllenirken kurşunun bu cinayete, göğün göğsünden ebabiller yağdırdın üzerime ve ketum kelimeleri bir bir saplandın yüreğime. Bundandır gözlerimin kül rengi bakışı ve yırtıp atarken resimlerimizi, kanımın tek damla akmayışı. Gidişin haziran olmalıydı. Gamzelerinin kenarına çakmalıydın mezar taşımı. Attığın her kahkaha milyonlarca yıl sonra uzak bir yerlerde fırtınalar doğuruyor ve seni kelebeğin kanadına benzettiğim günlerden bu yana dudaklarım kalem işi şiirler yazıyor. Gitme diyordum, Gitme! Anahtarımı içeride unutmayı bırakmadan Ve duvarlarla konuşmayı öğretmeden gitme. Sen yine de yağmurlara sor Nadia. Her seferinde onlar sakladı yanağıma süzülen gözyaşımı. Maktul ile meçhul arasına bırakırken adımlarımı, nefesi nasılda sen koktun bu şairin. Bu şehri sana bıraktım Nadia... Cihat Kırdar |