susamış bir buluttan mektup var
susamış bir buluttan mektup var
nefes nefese rüzgar kadim nehirlerle yollarımız aynı göçmen düşlerim acıyor sil baştan yuvarlanıyorum kördüğüm şehirlere içimde ilk kılıcı kullanan peygamberin öfkesi sise sıkılmış boğulan güneşin izlerini siliyorum ruhumda asi bir gençlik dalgın bir serçeye uzanıyor ellerim uzaklarda köyümün kokusunu özlüyorum ipler kesiyor omzumu yüküm ağır çarşı pazar mekik dokuyorum bir çaput bağlıyorum dilek ağacına gök mavisi karanlığın en karanlık olduğu anda çöl dervişinin deniz kuşunu düşlemesi gibi bir şey kış ikindisinde çınarın yaprakları süzülüyor eşiğime aç bÎilaç ayazda kalıyoruz ikimiz de gönül gençyılmaz |