Ömrün Aynası Yok
sokak söylenceleriyleyim
duru yalnızlıklara zamansız kısaydı her şey yağmurdaki gölgeyi uzattım bir sözlerini ezberleyemediğim şarkıyı bir de yaz kumruları olurdu bazen unutulması gerekli park oturmaları ömrün aynası yok düş kuyularından çıkamaz olmuşuz anlatılması mı güç yaşanması mı yalın yapıldak uzak düşmüşüz sanrılarımıza pazarlıksız ölüm günlerinde saydığımız bulutlarla gitmeyi hep bir köşede tutmuşuz ve hep ilk kendimize acımasız... çıkacağımız kapıdan ötesini düşünmedenli günlere çocuk sevdalar yamaçlı bir ağlama sesiyle uyanır mıyız dersin üstad bu hüzün kalabalığı çok kaba ne de olsa içten dövüşken bir devrimci gibi uzasın isterim her şeyin boyu ya attığı her adımda hesap soracak bu çaresizlikten son tuğlayı da çekecek altından yalanın eşitleyecek acıyı bile son eylemi tarihin ilk çiy kokusunda saçlarının ömrün aynası kendisi olacak o an o an kırılacak sultası anın... kağan işçen... |