ip
karanlık
soğuk taşlardan sızan gölgeleri sırtlayan adımlarımda kırgın düşüncelerim mutsuz bir ikonun avuçlarında yakılan bir mum kadar ışık arka sokak yüzüm sürüklenişim yarı kör bir yılanın kursağında kuzey rüzgarında inleyen bir yaprağın toyluğuyla nazenin huş ağacına konan bir serçenin utangaçlığıyla cennetin sekiz kapısında bekleyişim ey gönül hangi kapıdır seni cezbeden kayayı oya gibi işleyen nasırlı vuruşların köreltişi nefsimi dipsiz egom ırak dervişin merhametinden ölüm dirim köprüsü yaşamımın köşebaşları yaralı bir karaca gibi hazin bir imge bir dağ sarayının terk edilişi gençliğim deneyim denilen girdap sarmalarken bir sancı kutsallığında yetim göz sularımın sızlayışı ıpıslak yanaklarımda ah maziyi büküyorum ip gibi yüreğime çok kıymetli seçici kurulu ’ na ve sevgili edebiyat defteri aileme sonsuz şükranlarımı sunuyorum...her dem şiirle kalın gönül gençyılmaz |
Zerafetinize şapka çıkarmamak elde değil.
O kadar da kışkırttık halbuki:)))
Saygılar efendim:))