Hayal Gerçeğe Gömülünce
yanımda kaybettiğim acı uzaklığın
öyle bir iç kırıklığı ki zehir bir denizde boğuluyor su hayal gerçeğe gömülünce göğü kirletiyor gözyaşım yeryüzüne yakışmıyorum daha çok sevmeliyim kıyısını dudağının bile... merdiveni bitmiyor akşamın hangi karanlığı adımlasam bir sonraki yokluğun sarı tedirginliklerde yoruluyorum kent eskimişliklerinde ağlayıp bunalırken otobüs camları en çok yabancı kalmayı öğrendim... ey zamanın da başını döndüren gerçeklik tutkusu ey onulmaz sevdaların harcı türkü yalın doğrularla geliyorum ayaklarına... özgürlüğümdü katıksız eşitliği ölümün hayatla çünkü sevdim dudağının kıyısını bile... soğuk yollarda üşümüş ayrılıklara kanar mı gönül gün batımlarında öksüz serçelere yanar mı gönül gönül ağlara takılan balıklar gibi son bakışında bile haylaz mıdır ayrılırken kırılırken sonsuzluk aynası ömrün yoksa gönül yaz ıssızlıklarında gürültüsü müdür akan gözyaşlarının yüreğimin sesi adın yüreğimin adı olmalı sesin... kağan işçen... |