BİR ÖMRE KAÇ MEKTUP SIĞAR SAYDAMSU/ KAÇ ŞİİR DİZ ÇÖKER GIYABINDAŞiirin hikayesini görmek için tıklayın On yedi Şubat.
Postacı adressiz bir mektup getirdi düşümde. kapağını açtığımda karaya oturmuş bir gemi oldu dizlerim. O gece sığdıramadım iki ayağımı bir yorgana. İğnelerle dolu bir odanın ilaç kokulu sedyelerinden tut da kan kokulu koridorlarında kim bilir hangi yaralarına dokunuyorlar herkeslerden habersiz.. O gece kaç yaşam,kaç ölüm sığdırdım bir çağa.. Takatsiz,bitkin kaldım.. Vücudumun taşıyamadığı ayaklarıma söz geçiremedim..dizlerime dayanarak doğruldum ve varolan tüm tedirginliklerimi sığdırıp bir bavula yolculuklara hazır ettim kendimi.. Aynı Gece.. Düşten sonra özlediğim bir şiir gibi gelmiştin. Acıların tazeleğinde o herkesleri kıskandıran gülümseyişin feri kaçmış dünyanın gözlerinde ışık hüzmelerine dönüşüyordu ve sen bunun farkında değildin belki de. Sana bunları neden söylüyorum?.Sana bazı harfler vereceğim seçilmişlerden.Beş adet..Birincisini kapına dik Karanfilli zamanlar tam dayanacakken kapına,orkideler ayaklansın. Yahut menekşeler.İkincisini saçlarına iliştir,ki denizler ıslatan saçların yağan yağmura,doğan güneşe umut olsun Üçüncüsünü güvertenin palarmasına mavi bir mandalla havalandır.Üçüncü harf göğe yakın olmalı Saydamsu. Çünkü ilk harf daima göğe yakın durmalı. Özleyince,beklenen bekleyeni göğün adıyla fısıldar dilbalıklarına bile.. Dördüncüsü senin cebinde,beşinci harf benim cebimde cümle kurabilmeyi becerebilene kadar tutalım. Devam eden günler.. Bazı geceler öyle mahsun,öyle naif,öyle ay ışığısın ki. Seni izleyince sanki uyurgezermişim ve gecenin bir yarısı odadaki siluetine terastan bakıyorum gibi olurum. O an kokulu kağıtlara sana dair neler neler yazılır gıyabında. Bir yanım diren! dedikçe,diğer yanım bir çığlık gibi devirir geceyi. Ve kutucuğu harfsiz,cümlesiz bırakmanın dayanılmaz sancısıyla tutup yatağa atarım kendimi.Kaç zamandır duvar kenarında uyumam bundandır.. O gece son süzüm-Bir akşamı daha kutucuğa yazamadan bitirmek!!-oldu.. -Ne okuldayken aldığım uzaklaştırmalar ne de yazarken hakkımda açılan soruşturmalar beni iflah etmedi. Şimdi bir anlamın gözlerinde çözülüyor isyanım. Sonu iyi bitmemiş filmlerden de,bütün duvar yazılarından da beni sorumlu tutsalar da sicilim bozuk kabul ediyorum fakat aşk sicilim şeffaf tüller giydirir pencerelere- Son gün.. Bu defa bir mektuptan çok bir özlemi,bir kötü haber ve sırasında iyi haberlerini yazmakla geçtiysede koca bir hafta,yine de haftalık takvim saatine sadık kaldım Saydamsu..Sana mektubu gelecek hafta iki adet olarak yazacağım.. Fakat bazı yaşadığım şeyleri kısaca da olsa alt kısıma ekliyorum.. Cengiz hocamdan bahsetmek istedim sana.Onun hayatımdaki yerinin önemi ve yine yaşamımla ilgili pek çok şeyi kendisine borçlu olmamdan çok geçirdiği kısa süreli rahatsızlığından sana bahsetmeden edemedim. Güzel bir gün açan bir çiçek gibidir. Güzel gün cumartesi’ye denk gelmişse hele çiçekleri barındıran gül bahçesi gibidir. Açıldıkça,koklandıkça değeri anlaşılan mektup gibidir. Böyle düşünerek karşıladım bir Cumartesi’yi de.. Gülsüm Cengiz ’Akdenizin rengi mavi’ dediğinde kuşkusuz Cumartesiyi düşlemiştir.Yoksa o kitabı yazacak takati nasıl bulabilirdi ki kendinde.Elbette birde Gündoğdu’nun güneş gören tek odayı ona vermesinden. Gündoğdu hocamın yarım asırdan fazladır gerek çok değerli edebi eserleri gerekse kapitalizme karşı yürüttüğü marksist felsefe çalışmaları şu sıralar kalbini epey yormuş. Bir kez dahi yatak yorgan hastalanmayan hatta,kimi doğal rahatsızlıklarında bile yatağa uzanmayı reddeden Gündoğdu,şimdi dinlenmesini tavsiye eden doktorlara direniyor.Biliyorumki bu direniş onun ruhunda var ve en kısa sürede güneş görmeyen odasında,dergiye yazlarını yazarken göreceğiz kendisini. Gündoğdu hoca politik-pratik bir filozoftur.Devrimcidir. O Türkiye’nin hemen her şehrine,her sokağına bitmek bilmez enerjisiyle sanat,felsefe,politika taşıyan genç bir emekçi değerli bir aydındır. Sevgili Gülsüm Cengiz politik şiir’in canalıcı sorusunu yönelttiğinde Gündoğdu’ya,tereddüt etmeden ’ Yaşamı savunmalıdır şiir’ demişti.Gülsüm Cengiz aynı düşüyle yazdı.’...Az bile çıktığına inanıyorum sesimin az bile ve haykırıyorum olanca gücümle şiir yaşam içindir! tanıklık etmelidir güne yaşamı savunmalıdır şiir’ Tanıklık etmektir! yalnızca bu cümle içinde düşündüm Gündoğdu hocayı.Ve tanıklık edeceği çokça şey var henüz. Tanıklıklığın tanıklığımız ve eylemimiz olma umuduyla sevgili Cengiz Gündoğdu.. Benim Cumartesiyle telepatik,platonik ve hatta derin içsel bağımdan heberin yoktur sanırım. Bunu kişisel bir mülkiyet değilde bir çeşit arka bahçe gibi algılayacağını umarak henüz kimseyle paylaşmayı reddettiğim bu güzelim günden bir tutam serin rüzgar ve bir avuç güneş yolluyorum odana. ’Aşkın biz hali,Devrimin rasyonalize halidir’ telkinini söz veremeyerek,El değmemiş Cumartesi’m de saydamsuya senin bir hikayen ve ya seneryondan pasajlar okuyarak arka bahçemi geniş kır’a dönüştüreceğim. Bir Göğe baktım bir Cumartesi’ye ne varsa sevgiye dair boca ettim başındanaşağı.. Şubat son hafta.2013
bu su bizi nereye götürecek diye düşünmeden
pavurya büklümlü bir vapura atlamak nedensiz koşulsuz çıldırasıya kuşlara umut suya şiir balıklara pul olup dilimizde büyük düşlerin şarkısıyla bu su bizi kiraz ağaçlarına götürür mü diye düşünmeden uzatmak ellerimizi göğe saçlarımız arkadan bağlanmış fonda matruşka ceplerimizde pervasız şiirler suda suretimiz ıslak bir kuzey gecesi süslesin çağımızı yola çıkmazsak ne faydası olur birilerinin beklediği devrimlerden hadi artık terkedelim bu eski zamanları nasılsa bir yalan uydurur uysal tenli fimler hafif kıralım dümeni bahçe kapısından hareket noktamız pisagor eğilimli olsun ki ayak izlerimizin çetelesini tutamasın matematik,dil bilgisi portakal kokuları arasından uzayalım bu su bizi keman sesli kente götürür mü diye düşünmeden (Gidilmesi kolay,çarpıp kapıyı çıktığın zor bir düşü deniyorum gövdemde..Kızıl bulutların dolması neyse de gözlerime,uzak iklimlere ıssız,sessiz ve yalnız çoğalmak berbat bir gerçeğe dönüşüyor düşümden.. Her zamanki ses yeniden yeniden fısıldıyır kulaklarıma Bana diyor ki çiçeklerle çocuklarla avun. Oysa bilmiyor,göğüne yakın bir tek el değmemiş Cumartesi’den başka bir şeyin kalmadığını.. Güneşi batıran sabırdan ha gayret diren!! Kaşı gözü sevilesi direniş.. Gelde teğet geç şiir sevdiren hüzünlere) |
Sanki fotoğrafı çekilmiş aşkın hüznün hasretin.
Çok güzeldi.Alkışlar selamlar İzmir'den.