ŞİİR AŞKINA…

Elver çiğdem
Duyulsun kokun
Sağır sessiz kasabalarda
Ya da baharda

Ela bir düş çizsin düşlerin
Yakamoz düşsün en azından
Mavi çalkalansın
Demir parmaklıklara inat

Gecenin takasında sallanalım
Kara bir deniz olsun varsın gözlerin
Yakamıza taktığımız mimoza rüyalar
Olsun mavi bir okyanus misali..

Gergeflere işlensin suskunluklar
Ya da hep sessiz kalsın tapınaklar
Yanan mumlarda titresin ay ışıkları
Yıkansın yağmur toprakta yalnızlıkla
Üzülmeden mor bulutlar
Çekilsin şavkın altından karanlıklar

Akşamın alnındaki kırışık
Karışsın rüzgarın ak saçlarına
Gök kuşağı köprüsü
Yedi renk sekiz kıta bir iklimin dehlizindeki kelimelerle
Satır satır dirhem dirhem bir hasretle

Nakarat dolu bir özlem olsun susuz çalkalanan deniz
Susarken suskunluklar
Hep hatıralarda kalsın çıplak yüzlü sevişmeler
Her şey terlesin ağustos altındaki o zamanla
Ve terletsin tüm mısralar
Sensizliğin senfonisi derin okyanuslarda dalgalanırken

Martıların kanatlarına karışsın ruhumuz
Ve…Geriye bakmadan baktıklarımız
Varsın sönsün yıldızlarla…
Göğsümüzde sönüp yanan ateşlerin aşkın sıcaklığıyla….












SİTARE SİNEM

Karnesinde hayatın sevinci
Yüreğinde ilk gençliği
Saçlarında bir rüzgar
Bursa’da bir lise dize dize…

Sinesinde mısra
Yüreğinde şiir akşamlarken
Bazen kesilir nefesi
Bir semazenin eteğine karışırken sözleri…

Küçük heybelere doldurulurdu kafiyeleri
Dökülürdü sevgiden yana sözcükleri
Kısaldıkça uzayan uzadıkça büyüyen düşüncesiyle
Allah aşkını söylenen bir sufi olurdu O

Bir söz çıkardı abisi
Tılsım karıştı sevginin içindeki vefaya
Kız kardeş dedi
Öperken onun o pak alnından
Sustu Bursa…
Bir semazenin suskunluğu döndü
Küçük şairenin kurşun kaleminden
Döndü her şey….

Katre katre çiğ damlasında yazdı kalemi
“Hu…” dedi dervişlerin dönen eteklerindeki sesle
Sonra kısıldı sesi
Eğdi başını şiir dedi
“PERİ ZAR”…