hüzzam zamanlarHÜZZAM ZAMANLAR hüzzam zamanlar demlenir yüksekte taş binalar yerlerde eski toprak evler avlusunda yatarken hayat bir ömür bir nesil geçerdi caddelerinde arkada bir köy uzanırken yollar tıkanırdı kelimeler dizlerini kumsala indirirken İzmir Sığacık sığınırdı Selçuk(ğ)un dağ eteklerine dokusunda ruhum daha dokuzundaydım pazarda gezinirken kadınlar ellerinde ot kokusuyla küçük bir kız çocuğunun ellerindeydi kedisi ilerlerken küçük adımları ne de büyüktü o uzun saçları şarap mahzeni bir tanıtım eskinin yapışığındaki bir ruh ikizi götürürdü çocukluğumu badanalı duvarlarda ayaklarım yankılanırken kanallar geçerdi bahçelerimden titiz bir babaanne görüntüsü sürerdi "kaminetosuna" kahvesini gönlü köpürür o susardı hep ben duyardım mercanlı bir köşk kahverengiye karışırdı toprak gibi dolaşırken zihnimdeo özlem ideol olan sevgiydi hep o zaman bulgaristanlı sisli zamana daldığımda çalkalanırdı deniz İzmir yine susardı dudaklarımı kanatırken o anılar çetrefilli bir geçmiş karışırdı sözcüklere eski bir zaman olurdu o zaman hüzzam nakaratlar mısraların sükutala bir olduğu anlarda kafiyesiz sığınırdım sere serpe dizelerin peşine belki geç kalmışlığın habercisi olurken çığırtmacı martılar sonrasında susar çoraklaşırdım s u s a r, çoraklaşırdım... uyanıp bir gece yarısı köy ortası bir çeşmeden hayatı içer gibi işte öyle bir özlemdi dudaklarımı çatlatan kelimeler umursamasam da gözlerimi yoran bulutları bir ninemin kahve kokululu hikayesini bir de İzmir yağmasaydı şu denize oysa ne çok şey söyleyecektim yosun tutmuş bu kayalıklara... |
Yüreğine kalemine sağlık
Yürek sesin hiç susmasın..........
Saygılar selamlar