Bu cümlelerim sanadır üzerime atıp gittiğin onca acıya...
sözlerimin hepsi küllenmiş peşin sıra bağıran bir mülteciyim sağır mıydın dudaklarımdaki telaş’ı yitirdim
şu tren garı kime el sallıyor ya şu otobüslerin farlarına takılan gözler kimin
bu duraklar hep öykümü besteliyor tutmuyor hiçbir uyku ahraz yanlarımı yorgan döşek yatıyor kabuslarım sakla şu vedaları ellerimdeki kimsesizlik zaten çok bana
ben gitmelerin camına yapışan yorgun bir yüz omuz başlarında kanayan bir masaldım uzak diyarlarda kulağına fısıldanan
bak işte gidilmeyen şehirlerin fısıltıları değiyor kulağıma arada bir iki yana düşmüş yalnızlıklarımla koşuyorum götürebilseydim eğer gittiğim her yere yokluğunu inan bu kadar sensiz kalmazdım
kaç adım geç kaldım kirpiklerindeki aşkı solumaya hangi ölü kızın kalbinde duraksadım dokunduğunda zifiri karanlığıma
düşüyorum tutamadığın diline işte hiçbir şey kadar s e n k a d a r k a l d ı k ç a y a r s ı z s u s t u k ç a s e n s i z
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yar'sız şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yar'sız şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
'' götürebilseydim eğer gittiğim her yere yokluğunu inan bu kadar sensiz kalmazdım''
Dil mahkum... bir avuç sus düştü yine gönlüme... bir katre yas gözlerimde... bir tutam tebessüm sahte hayata, tükenesice...
bitmiyor yalnızlık, şair... her adım ''yalın'' her aşk ''yalnız"... bazen içine sokası gelir insanın sevdiğini, sevgisinden... bazen yitesi gelir gözlerinde... hayat dipsiz kuyu şehr-i âşkta...
acıları topluyorum ellerimle yine cesaretimi gözlerinde yakıp gitmeden önce adım adım soluyorum kimsesizliğimi sensizlikle gömülüyorum yüreğime yine...
dilsiz kalıyorum yar adını duydukça gitmelere baş koyuyorum senli gitmelere ne yalan daha noktası bile olmayan bu cümleler içine girerken sensiz ne bir adım ileriye gidebildim ne de geriye....
inatçı bir sevdanın sesini duyuyorum yalnızlık kutsanıyor bu sayfada yine kaç sözcük daha geç kalacaksın sevdaya huzura yaşama...
boğulmadan önce gözyaşı yazgılarına imtihan deyip sarıldık yorgunluk denilen çıkmazın kollarına........
galiba kocaman bir ah düşüyor şairin yüreğinden yüreklere....
"bir kızın uzadıkça ağaran saçları zaman imlasız bir geceden uyanıp kestiğinde nefesimi rüya bulutları Adem"i elinde bir elma ile gördüm Havva"yı bir telaş ,bir telaş ta zeytin ağaçları kurşuni gece bir şiir ,bir şehir,bir zehir gülce
sair ırmaklar taş taşıyordu cam rüzgarın sırtında
elbet seninde olacak ağlayışların"
Sınanmadığınız bir acı üzerine konuşmak her zaman kolaydır..der Tarık Tufan
ayrı ayrı olsa da aslında gerçek olan hep aynı...
ne çok şiirdi yorum hep aynı...Ramazan ayınızı tebrik eder
sevda şairi sözcükleri diziyor şiir ipliğine, adeta oynuyor..tanrım o ne güzel buluşlar...her dizede dilim bal çanağı yalıyor, kulağım pastan arınıyor..aşk ve sevda üzerine şiir geleneğini tek başına sırtlıyor..kendi dünyasında değil gönül dünyasında gezdiriyor okurunu..aşk olsun şaire
"bu duraklar hep öykümü besteliyor tutmuyor hiçbir uyku ahraz yanlarımı yorgan döşek yatıyor kabuslarım sakla şu vedaları ellerimde ki kimsesizlik zaten çok bana"
Öyledir yalnızlık, öyle gri Hapsolmuş mevsimlerin zemheri kaçaklığında Unutulur anılar Adını saklarsın tüm yaralı yakamozlara Duyulmayan fırtınanın eksik yanı Avutulur kollarında Öyledir işte yalnızlık... Öyle gri...
Saygımla Tara