tanışalım : ben hayvan, yalancı, dolandırıcı, hatta katil ve cahil vede masumca katledilmis bir sabi, ve hatta ben terörüm, ve teröristin fellahı hiç bir şey gibiyim bir köşede sarıldığın kitapları devirir gibi bak bana
bir mağaradan geliyorum anlatabil bana düştüğün çukurları yüzüme dökülen saçların gibi kafiyelere dökülebil akrep gibi, çıldırabilmek gibi yelkovanın boşluğunda hadi biraz insan ol !
buluşturalım faşistle koministi çektiğimiz nefes aynı ülkücü değilseniz devrimciliğinizin devrimci değilseniz koministliğinizin hiç bir önemi ehemmiyeti, değeri, gereği, nedeni yoktur be ! hatta anarşistseniz tadından yenmez konma bülbül desende nergiz dalına konsun artık aşk inadına
bu torpaklara barış yasak ulan ? ee ? ben sıçarım senin aşkına ?
hala kürt-tür deyip kanımı emiyorsun
çıkalımmı artık aydınlığa gelecek günler için ayet indi gökten bana insan olabilmek için düştük toprağa sen dim dik durasın diye ayakta buluşuruz olmazsa ulu bir çamın altında korkmayasın artık hayattan hayattan korkan ölümden de korkar korku insanı kemirir sonunda
Yaşamayı bilmeyen Ölmeyi beceremez Duyacaksın elbetteki Nikaragu’a daki aç insanları
orta doğu gibidir aşk ya da Filistin gibi kavgalı olmalı savaşır göklerde melekler serelim ortaya yürekleri bir damlası bile yere düşmemeli şarapta yıkayalım kanı kırmızı yanaklarını alda gel toplayalım al al bütün böğürtlenleri Yüzüne vuran Çarpıntısı aşkın Aklayalımı bütün savaşları ?
yada içelim ırmakları öyle çok sevelim ki ayılmamacasına sen gitmiş olsan bile içimde parmak izleri
gözlerinin duyumunda yere serilir ceketim suskunluk sağduyu şakaklarımda kaldırdım örtüsünü yerin soyundum yaşamaya bu limandan sakince çekip gitmeli artık Sessizlik günlerde batmış olacak yakında karanlık vadiye yıkılınca bu ahşap çatı bahçelerden uzakta ilham perisi, isteksizce Uzaklaşır sürgünde seçilmis bir günde çimlere yüz üstü uzanamayacağız artık Sabahın ilk ışıkları
adımlarım sendeliyor isteksizce şiirsel riyalarımız da güneşi bir daha çizemeyeceğiz mesela torosların tepesinden yaldızlı altın başını hayatın süsü gibi uykuya daldırıyor her şeyi
gölgeni tadamayacağım artık ormanların onuru, eski çamlar, sırlarımızı duyamayacak kimse Bir nemli, karanlık mağara ya daha fazla masraf edemeyeceğiz ve sabah, ahşap tapınakta melankolik ezan çağırdığında nefes alanlar ve almayanlarla kıyama duracaklar ardında virajdayız soğuk bir taş üzerinde
örtüyorlar ahşap türbeyi işte Elveda, bahçeler mavi göl, yaban kayalar, Gür ormanlar sessizce dem vuruluyor bilgece terkediyorum sizi gelmemecesine
ve ölüp ölüp diriliyorum işte genlerimden fırtınaları karşılıyorum Muhtemelen yeni olaboralar cılız düğümler ayrılmış Ve hayatın baharı henüz, Hangi kayada, hangi kıyıda zaten yenilmek yok değilmi ? ölüme Ama inatçi işte hayat koşmak istiyor inadına
hemen yolun tam ortasında Dudaklarımın yeni tatmaya vardığı hayatın kehribar tadı fırlattım benden uzağa ayakların sınırı geçtiğinde dönüp bakma geriye kariyerimizin üçte ikisi, bir yaşanmış hikayenin ağırlığı altında
gökyüzüyle dost olduğum yerde dik ağaçlar altında görecegiz gölgelerin aktığını yoğun günlerimizin ardından işte korkusuz ve umutsuzca fırtınalı varlığımızda hatıraların anımsattığı
bu gitmeler nereye ?
çift kanatlı kapıdan süzülürsün dönmemecesine ve inadına yada ıssız bir kaya tepesinde sessizce gün batımında dalgın bakışın dolaşır uzaklarda Ve artar baygınlığı Bir zamanlar dolaştığı denizlerde
ölümden medet ummanın anlamı yok yoruluyor insan zaman yoruluyor tutkuda insanı insanlar öldüyor neticede deniz kızları içimi acıtıyor yanlızca
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Aşk değil bu bizimkisi şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Aşk değil bu bizimkisi şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
büyüdükçe, ideolojilerin insanları birbirine kırdırmak amacıyla oluşturulduğunu düşünüyorum daha zeki ve kötü insanlar tarafından. kürt, türk, fransız;müslüman, hristiyan, musevi...ne önemi var bunların? insan olmak yeterli değil mi sevmek ve barış adına yaşayabilmek için. ille de etiketlemek mi lazım herşeyi bir eşya gibi, mal gibi. keşke,üzerindeki etikete bakmadan kalbe bakmayı becerebilsek.
şiirin bütününe uygun düşmese de yorum içimden bunlar geldi.
çocuğu arıyorlardı demin, birileri.
Fincancıların katırlarında bir telaş bir telaş...
Susmam için kaç şiir vereceksiniz?
Eyvallah Şiir'e
saygımla...