Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar layık olduğumuzu herkese göstermek içindir. LA ROCHEFAUCAULD
Paylaş
parmak uçlarımla dokunduğum ... ve meşale gibi taşıdığım aklımda toprağı ısıtmak ve içime çekmek için kışın üzüntüsünü şiirimin kelimeleri yok ve kuşların çocuğum
suyun akış hızıyla ellerimde oynayan kalem teninde akan kan kuşların matemini çalıyorken kanat çırpıyor bir şehre doğru .... Kışın yağan karı sofralarımızı doldurduğu zaman
Süper bir gecenin çevrelediği ev Canavar isimli şey Ve yağmurlu geceleri seviyorsa eğer Çocuğum, çocuğum çarşamba sokaklarını Ve değil seyirci sonsuz litaniysen Rüzgar ölü yapraklarda Büyüyen bir sanat Bağır sende, çocuğum
Aydınlık seviyorsan Çocuğum, çocuğum Bir gece yarısı yüzebilirsin Büyük bir okyanusta Eğer günah seviyorsan Gölette yansıması gölgenin yakınında, her zaman eski arkadaşın baban!
Gece çöktüğünde göğe küfrediyorsan Çocuğum, çocuğum Eğer mezarları yeşertemiyorsan Eksik olanları anımsamak dışında Eger savaştan korkuyorsan Ve göklerden, çok büyük, diye Ve gölgene konuşuyorsan Ara sıra hem savaş hemde seviş çocuğum
Med cezir seviyorsan Çocuğum, çocuğum Terasta güneşin Ve rüzgarın kanatlarındaki ay izlerini kaybediyorsak da bazen hemen ilkbaharda senin ve hayat aşıyorsa seni sende boş ver hayatı çocuğum
Bu senin hatan değil ; Mirasın Ve daha kötü olacak benim yaşıma geldiğin zaman senin hatan değil Bu senin etin, kanın idare edeceksin artık yada boşver çocuğum
Eğer isimleri unutuyorsan Adresleri ve yaşları Ama asla yüzleri Bir ses, bir söz, bir köz Eğer iyi olanı seviyorsan Ve serap görebiliyorsan hala Fırtına geldiğinde Kendine sığınıyorsan
Ekşi seylerden hoşlanıyorsan Ve tüm beyaz kışlardan Ve son bardakların Ürküten gizemleri Ve toprağı koklamayı seviyorsan Çıldırırken volkanları Ve yüksekten korkuyorsan Boşalt içini sende, çocuğum
Hep önce gitmek istiyorsan çocuğum O’ uyanmadan önce Yarı yolda bırakır diye önce Yüregi çalkantılı bin yıllık bakışları Uyumaktan korkuyorsan akşam üzeri Ve zaman geçiyorsa oysa sonbahar lâl seviyorsa mesela ve mükemmel kırmızı kandan besleniyorsa
kalabalıklardan korkuyorsan ve dayanıyorsan insanlara ideallerin hırpalanıyor, ufalanıyorsa yirminci yaşın akşamında ve hiç bir şey planladıgın gibi gitmiyorsa hala bir taş gibi hissediyorsan yuvarlanan olsun, sende yuvarlan çocuğum
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Çocuğum şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Çocuğum şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Çocuğum... Şerif halam bu şiiri okusaydı, yani ben okusaydım, dinleseydi; "şu delinin el kadar uşağa öğrettiği şeylere bak" diye siz de ben de yerdik azarı...
O ne güzel bir hitaptı, değil mi? Öyle derdi bize byüklerimiz. Azarlarken bile... Şimdi kullanan var mıdır ki. Uşağım, çocuğum... Şiir başlığında yakaladı beni. Sonrası keyfe keder. Başımı her bölümün sonunda aşağı yukarı salladım, emin olun şair, hiç sağa sola gitmedi. Yani pek bir dinlenesi, tutulası öğütlerdi. Kolay değillerdi hayır, güzellerdi. Ölümün üzerinden tepinenlere bağırabilmek, boyu aşan kışlardan bahara zinde uyanabilmek... Yükseklerden vaz geçip enginelere düşmeyi yeğlemek, yeğleyebilmek. Bitmeyen rüyalardan ayabilmek... Aklımda kalıverenler bunlar, dahası da vardı elbette. İmgelem sağlam, anlatım dingin... Zordular hocam, kabul edin. Bir ömrün ortalarında anca erilecek doğruları bir çocuğa, ya da o yolun başındaki bir akla, yüreğe kendi felsefesiymiş gibi buyur etmek.... Mümkün müdür? Kalem kavi ise evet. Şiir bu demek galiba.
Ben çok sevdim bu şiiri. Bu şiiri de mi demeliydim. Öyle olsun.
Şerif halam bu şiiri okusaydı,
yani ben okusaydım, dinleseydi;
"şu delinin el kadar uşağa öğrettiği şeylere bak"
diye siz de ben de yerdik azarı...
O ne güzel bir hitaptı, değil mi?
Öyle derdi bize byüklerimiz. Azarlarken bile...
Şimdi kullanan var mıdır ki.
Uşağım, çocuğum...
Şiir başlığında yakaladı beni.
Sonrası keyfe keder.
Başımı her bölümün sonunda aşağı yukarı salladım, emin olun şair,
hiç sağa sola gitmedi. Yani pek bir dinlenesi,
tutulası öğütlerdi. Kolay değillerdi hayır,
güzellerdi.
Ölümün üzerinden tepinenlere bağırabilmek,
boyu aşan kışlardan bahara zinde uyanabilmek...
Yükseklerden vaz geçip enginelere düşmeyi yeğlemek, yeğleyebilmek.
Bitmeyen rüyalardan ayabilmek...
Aklımda kalıverenler bunlar, dahası da vardı elbette.
İmgelem sağlam, anlatım dingin...
Zordular hocam, kabul edin.
Bir ömrün ortalarında anca erilecek doğruları
bir çocuğa, ya da o yolun başındaki bir akla, yüreğe
kendi felsefesiymiş gibi buyur etmek.... Mümkün müdür?
Kalem kavi ise evet. Şiir bu demek galiba.
Ben çok sevdim bu şiiri.
Bu şiiri de mi demeliydim.
Öyle olsun.
İçten tebriklerim ve saygım ile.