sanat tanrıcalarımızın geç icatları Sağlıksız ruhlara engel Derin bir hürmet duymak için gençliğin anısına - Bir kutsal gençlik, dingin, sade görünümlü bakışı duru ve berrak su gibi, Ve her yerde, hedon
Ölüm bir dizi inci gibi dağılır yanağına Satır arası gözyaşı yada boncuk sıraları içinde iç içe sarılı
Ve hiç bir geçerli tanımı yoktur ölümün Sürpriz, şaşkınlık, erken, nereye ? Güneşe doğru göçer her ölü Ve sarışın meleklerin gökyüzü yarılarak bağlayan halkaları bir bir açılır kolyenin başka bir kolyede bir parça olmak için
ölümden sonra hayat’tan?? önce oysa yaşamak gerekir ölmeden önce
ağaçlar bitkiler kuşlar gibi yaşamak nefes almaktır vesselam basit önce sonra sığınağımız toprak cömert ayırmadan herkesi kucaklayarak ve tutku ile hissederek acıyı gözlerini kısmadan kasmadan içine çekerek sigara dumanı gibi mesela şikayetsiz, mızmızsız cesur mağara adamları gibi duvarlara hikayeni kazıyaraktan su geçirmez sanıyor hayatı bir otoyolun ortasındaki canlı dinlenecek zaman yok yaşa ! yaşa ! ve öl ! sadece ağızlar farlar gibi bakıyor Hayran hayran Gülüyorsun kalbin ağır
Bir bilsen kaç milyon insan yaşadı, öldü o eski insanların çıplak anısı ki Phoebus yaldız heykeller ekliyordu erkek ve kadın kendi gölgesinde doğal ve kaygısız oynaşırken Ve gökler ve güneş okşamada sırtını asil çatıyı inşa etmek için Cybèle sonra, bereketli cömert ürünlerinden Bulamıyordu oğullarına pahalı bir hediye Ama kalbi bir kurt hassasiyeti ile kabarmıştı Emziriyordu evreni kahverengi memelerinden
ekin ve arpa ve derken harman. Şık, sağlam ve güçlü adam, kralların atfettiği apoletlerinden memnun; Saf meyvesi bütün mezalimin ve bakirelerin, Eti yumuşak ve sağlam ısırıkların !
Tasavvur etmek için şimdi, Görünen o tanıdık gerçeği Erkek ve kadının çıplaklığının yalın gerçekligini ruhunu sarmalamış soğuk karanlık bir şal Tehdit dolu bir siyah tablonun önündesin. Ey korkunç canavar, kendi giysisine ağlamada! Ah aptal benlik! yüzlerine layık maskeleri! ey zavallı bükülmüş gövde, ince tombul ya da sarkık, Faydasız, amansız Pirinç kundaklarına sarılmış çocukları! Ve sen, kadın, ne yazık ki! mum gibi solgunsun, Yani, bakire kanı içiyor sefaletin kalıtsal memesini sürükleyen analık günahının Ve doğurganlığının bütün dehşetin! kalbi pamukçuk tarafından kemirilen yüzlerin,
Ve evet hedonistçe yayılacak içim kuşlar ve çiçekler mavi gökyüzü gibi, bir nar gibi yayılacak acıları sevinç şeklinde yayılan çocukların ve aşağıya sarkan boğazların aslında giyotine değilde hep "evet" e ve hep "eyyvallah" a şartlı oldukları için
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Hedon şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Hedon şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
:) Damarına basınca öfke de yazarmış kalem. E, hep dingin, hep abi, hep öğreten olacak değil ya. Kaş da çatacak bazen. Hedon? Aristippos dan Schopenhauer'e; haz mıydı geleceği şekillendiren. Çakıştığında sorun olmaz sanırım da, kesiştiğinde sonuç ölüm müdür haz yolculuğunda.
Tereciye tere satmak niyetindeysem iki gözüm önüme aksın :) Velakin, bunca gerilim, ürküttü sayfada beni yaf. Biz çınar ettik hazzı. Binbir böceğe kucak açan. Turnaların hazdan ne haberi. Angut bir felsefe diyor onlarınkine kuş bilimi :) Vuslatsız maviliklerin elçisi gibiler hep.
Gülümse şair. Belki şehre bir filim gelir :( Korkutma bizi böyle.
Damarına basınca öfke de yazarmış kalem.
E, hep dingin, hep abi, hep öğreten olacak değil ya.
Kaş da çatacak bazen.
Hedon?
Aristippos dan Schopenhauer'e;
haz mıydı geleceği şekillendiren.
Çakıştığında sorun olmaz sanırım da,
kesiştiğinde sonuç ölüm müdür haz yolculuğunda.
Tereciye tere satmak niyetindeysem iki gözüm önüme aksın :)
Velakin, bunca gerilim, ürküttü sayfada beni yaf.
Biz çınar ettik hazzı. Binbir böceğe kucak açan.
Turnaların hazdan ne haberi.
Angut bir felsefe diyor onlarınkine kuş bilimi :)
Vuslatsız maviliklerin elçisi gibiler hep.
Gülümse şair.
Belki şehre bir filim gelir :(
Korkutma bizi böyle.
Şiirdi.
Ürkütse de dalındaki kuşları.
Eyvallah kaleme, kelama.
Saygımla Usta.