Rabbinin makamından korkan kimselere iki cennet vardır İkisinden de akıp giden iki ırmak vardır (Rahman 46-50)
Kutsal bir armağansın bu şehre; sükûneti eşsiz, Bereketi nihayetsiz… Topraklarına hayat, gönlüne aşk, Ezelden mülhem şiirine, can-bahş… Salkım söğütlerin gölgesinde usul usul, İlâhi bir nağmeyi fısıldar gibi akışın. Bir âşık kalbini yakışın, Sularında oynaşan, âteşdîde sevdadan mıdır? Zümrüt gözlerinde kaç güzelin izi var, Kaç âşığın gözyaşı sende yâdigâr. Yazgına düşen kaç dil-i pâre, Yeşilırmak? Nasibinmiş, Şirin’in gözlerinden doğup Ferhat’a akmak.
Ak sarıklı erenlerde derin tefekkür, Ebed denizine kaç kulaç vardır? Akıncılar, cennet-âsâ bir diyarın sürüp izini, Soluklanmış kıyılarında bir zaman. Abdest alıp o berrak sularından, Yüz sürmüşler, el açmışlar, niyaz niyaz yakarmışlar: Neslimize payitaht olsun Ya Rabbi, bu kutlu diyar. Suyundan içirip atlarına, rengini çekip sancağa, dörtnala uçarak, Geçmişler kenarından, bir fetih düşünü, gözlerine çalarak.
Büyük Ağa’da geceleri, sesin karışır tilâvete; Cennet yâdıyla buhurdanlar tüter kapılarında. Beyazıt’ta kubbelere dolan nağmelerin, ilahi aşktan esintİ Çınarlara yürüyen su, minarelere ağan buğu, Goncalarda tüten koku; sendendir Yeşilırmak. Bîmârlarına ebedi şifa; seni dinlemek, sana bakmak.
Son ışıklarını, senin sularına bırakmış konaklar, Rüyalar, bir ud tınısında kaybolup karışmış maziye. Tuğyanı zelil bir akşamı içmiş gibi Mihrî, Hicaz-kâr bir şarkıya giriftâr. Rahlesinde elem okunan aşk ve sevdaya dair nice sır, Sana emanet Yeşilırmak. Bilirim taşkın vakitlerini, Bilirim zordur bu ağır yükü taşımak.
Cismimden âşikâr bir yılgınlıkla, Dönüyorum dertli dolapların gibi. Köpüklenirken gözlerimde âh u zâr, Anla beni, bende sana benzer bir hâl var.
Bir oltanın iğnesine takıp da yüreğimi, sana saldım, Zahm-ı hicranıma seni tabib kıldım, Şahit olduğun aşklardan ben de nasiplenirim sandım. Bildim ki her sevda kendi akışında pürmelâl, Ferhat’ta feryat bitmez, Şirin’de hüsn ü ân.
Kuruyan ruhuma bir damla yeşilinden sür, Ömrüme bahar, gözlerime cemre düşür. Aşk bu şehrin künyesine madem ezelden yazılı, Benim de bahtıma, bir gül çehre düşür. Bir yakanda Mihrî, birinde Şirin; sanadır iltica, Ferhat köprüler tutmuş bekler asırlarca. Şehzadeler sende görür taht rüyasını, Coşkun sularından ezberler cenk nidasını. Başkomutanın dilinde gümüşî renginle marşsın, Memleket sevdasını en gür haykıransın. Şimdi sülüs bir elif gibi, içimizden sonsuza ak, Bu şehrin yüzsuyu, can suyu Yeşilırmak.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
YEŞİLIRMAKA SESLENİŞ şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YEŞİLIRMAKA SESLENİŞ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.