Siyah beyaz sorularhava serinledi dolunay var ellerinde gecenin rutubet kokulu sayfaların üstüne ağlayan düşlerim mi düşüncelerim mi içime gizlediğim dizelere soruyor kalemimden düşenler sessiz sessiz ninni söylerken tetiğini çekiyor hasret ezgileri kamçısı yelkovanın kovalarken kendini acıtıyor tenim gölgelerim ağlıyor kefen rengi duvarda kanını akıttıkça karanlık yüzüme her yeni gün bir virgül atıyor akrep noktayken diliminde zamanın ölüm ile yaşam arasında ben aşk kaçak yolcu içinde hasret gemisinin dayanıklı yüreğim sevda kıyılarında hayatın alaborası sürüyor hâlâ acı tatlar süzülüyor dudaklarımdan saçılan saçmalarla yaralandı bir kuşkanadında şafak çelikten kafese kapattım ölürse yeniden doğar mı ufuk bilmiyorum boşluğun asık yüzü döktükçe içini öksüz kapılarım çarpıyor görüyorum ateş kuşları binlerce etrafımda dönüp duran pırıl pırıl parlayan dokundukça acıtan bu yüzden cümleleri renklere sarıp sarı benizli avuntu yumağına kâğıttan tebessümler giydiriyorum şehrin yüzünün içinde maskeli çıplaklığımla üşüyorum bu ağır yükü avuçlarım tartmıyor uyku ile gündüze sıkıştı ruhum yeniden mayalanır mı düşlerim belki sancılarla kıvranırken benliğim sanmıyorum kundağa bağlayıp hayalleri sımsıkı sıkmalı mı günü o zaman belki büyümez hüzün can eşiğinde değil mi? Blackless |