BIRAKTIĞIM SESSİZLİK KARŞILADI MERDİVENLERDE
Salı..
martıların hafif meşrep kanat çırpması gibi zorunlu yolculukalara çıkarıyorum düşlerimi Çarşamba.. hemen vapurun arka kısmına gidiyorum ahşap banka oturup ayaklarımı sallıyorum denize doğru balıkların sesleri yankılanıyor ağlarında balıkçıların nabzımda milyonlarca cıvıltının ritmi dayanamayıp uzanıyorum banka boylu boyunca,dil balıklarını düşleyerek.. Perşembe.. ayağımın tozuyla sahnesinde bir oyunun doğaçlama hüzünleniyorum küçük burjuva seneryolara. Cuma.. tren biletimi aldım bu kentteki zamanımın dolduğunu hissediyorum tuhaf ama kocaman bir istasyon burası tam gideceğim derken durmadan bir kıyıya sürüklüyor beni ayaklarım dinlerim yüreğimin sesini,ve sıcaklığın yayılır içime her zaman böyle güçlü olduğumu sanma lehçesinde bilmediğim şarkılarla avunuyorum çokça zamandır.. C,tesi pencerenin kenarından izledim az evel bir yıldız nasıl da vurgun kendi gezegenine bu gece yer gök alabildiğine yıldız gel de bir sigara içimlik serinleme teras da kim bilir belki eşzamanlı doğrulurum yerle gök arasında bir yerlerde.. ’’bu gece metruk bir şarkıyı örtüyorum üstüme.. lâl gözlere inat,ıhlara ve zeytin tadında aşklar taşısın ömrüne yedi tepe rüzgar alan kentim’’.. |
kıskanılırmı evet kıskanılacak kadar güzel
saygılar