Sensiz Ömrümü Uzatma Oyunu
çorak susuşlu bekliyorum
nehir kıyısı serinliği güzelliğini kendi gölgemden medet umacak kadar karanlığım bazen sırf benim için soluduğunu düşlediğim tebessümün hatırına ışığına kıyamıyorum rüyamdaki gülüşünün ve bu yüzden bir kez olsun temiz çamaşır kokulu sabahlar için uyanmadım hiç... sen olur olmazım sen gidersin ben öğrenirim yeniden kalmayı susuşun ömürden uzun yollar gösterir çıkmazlarına umutlarımın tozu ürperir toprağın adımlarım zerre zerre ayrılığın kokar tüm yokuşlar küçülür gözlerimde bilirim ki göğerir birgün sesin kaldırıp başını bakamaz yüzüme hiçbir yağmur bilirim birgün çocuksu bir rüzgar eser narin bir dal kırılır naif bir güzün pişman olur tipisi arsız kışın gelmeyi de öğrenirsin... güneş buzdan bir denizin ortasında ben üzerime kilitlediğin kapının ardında karanlığım gölgemden zayıfım öylesine takatsizim ama kıyamıyorum rüyamdaki ışığına... belki de beni sonun baharına taşıyacak son çelişkideyim samanyolunun sonsuz düşlerimin dibinde kalan son demindeyim belki de isimsiz bıraktığım tanrının bile unuttuğu sönük bir tek yıldızım bile kalmadı sensiz ömrümü uzatma oyunumda belki de sonundayım son oyunumun ama kıyamıyorum rüyamdaki ağlayışığına... sen harici bu hayat fazlasında şiire geldim şiirle geldim ve her şey uzaktan güzel yalnızlık harici bu çölde ölümdür fani aşkın harici... sen harici bu ölüm azında bir yanım göçer diğer yanım çürür ruh yaramda özlemin azar içimde aşamadığım kızgın çöldür ömür yaprağım solar akrep yelkokovanı sokar zaman kendini vurur hüzün yorgunu saçlarım kara toprağa uzanır kederimin âmâ sarhoşluğu küllenir kader ayrılıkla sözlenir kalbimden yarım bir öykü geçer adı gidişin olur kıyarım sensiz daldığım uykunun sensiz rüyasının sonsuz riyasına uyanmam bir daha... kağan işçen... |