KIRILGAN BİR KOZA ÖRÜYORUM ÖMRÜME
tam karşımda
martıların pike seslerinde gecenin denizinde yol alan bir yelkenli elimde rüzgarın dağıttığı küller ve kuru üzümler birden savuruyorum komşu terasın betondan zeminine nasılsa ellermizden esirgenen boy vermez mi şiirler de.. hadi bu gece pupa yelken kıralım dümenini gemilerin birden ve en yaşama vurgun yanımızla dehşet gürültüler kopararak üstelik hiç bir mezaret yokken.. çalmayan telefon, sokakta çocuk sesi ve korsan buluşmalar bekleyen ellerini dolduralım ceplerimize yeter üstelik hiç bir mazeret yokken en yaramaz halimizle çıldırasıya.. kıralım dümeni pupa yelken yolculuklara zemheriler kuş sürerken ölü kentlere ya da!.. bu sessizlik hayra alamet değil.. ah! işte böyle hep dokunalım birbirimize.. akşam kuşları uçuşurken.. gün inerken kente..yel eserken..deniz köpürürken.. hiç bitmesin gece..saçlarımız uçuşsun, koşturalım içimizdeki çocukluğu.. ’Pulsuz ve adressiz mektuplar biriktikçe o en sevdiğim sihay beyaz sevinçlerim çoğalıyor’.. |