Ara Ara
şehirlere sığmayınca iç sızım sabahı geçkin
eski zamanlı rüyalar görmeye başladım ayaküstü kalarak ayak altında fark edilmeyen bir çiçek gibi... suçsuzum öğlenleri güneşi bile görmedi gözlerim ama saydım tek tek kirpiklerini... zamanın isimsiz kahramanıydı sabrım katıksız bir göz kırpımı yokluğunda taş kesilirdi yüreğim saçlarının kan kokusuyla uyandığım yolculukta evim yok varacağım noktam...badem bakışı çipil ismine ekleyeceğim bir harf hergün tek derdim hastalıklı bir temmuza ya da ağustosa yenik düşebilirim affet... dünya kötüydü saç tellerine kıyamadım ömür denen aralıkta her bir teline bir özlem adı koydum yatsılı sıcağın yıpratıcı tadında sakar uykusuzluklarıma insancıl arzular ekledim sen içerikli mahzun masum otlak renginde beklemelerim tozlanmadı hiç... deniz kıyısında durmak kadar serindi yanağının açlığı doğduğum kente yabancıyım şakaklarına dokunduğumdan beri avuçlarımda güzelliğin dolayısıyla tüm yorumu umudun gül tarhları serpiyorum yoksunluğuma soluğunun çocuksu yağmur arayışından aramak ara yerde ve ara zamanda ara ara ama bütün aralar sana kadar... kağan işçen... |