demir filizlerigüz yaprağı yüzündeki düşlerimin birinde bahar tomurcukları bitmiş hayret oysa yolun bittiği yerdeyim menzilsiz her şeyi geride bir kelebeğin evinde bıraktım ‘’gittim bir ormanı dört ucundan tutuşturdum geldim’’ ağır aksak çekiyorken kuşlar denizi topraksız kök salmış ağaçlar kadar çırılçıplak intihar damlalarını topluyor kollarım soluklanan yağmur sularını karıyorum mavi mavi sesimi veriyorum beli kırık denize bungun karanlıkla bakışıyoruz kokusuz çiçekler uzakta sancılı biliyorum bulanık dünyaya bulanmış kuğu bukleleri titriyor yakamozların gri hücrelerimde dinginlik yaşamak belki de thomas more’un ütopya’sında ya da en az bruno kadar duymamak acıyı ‘’insan davalarıyla alırmış soluk’’ sohbet ediyorum denizle lâkin deniz sağır bir dudağın yumuşak dinlemesini özlüyorum siyah akıyor yüreğime bir çakıl taşının yalnızlığına öykünerek kıvırcık dalgalara yüzüstü yatıp ölü böcek taklidi yapıyorum çöl kumları kayıyor güneşli gün rengi bir parça özgürlük koparıyorum sarıca balıklardan içim açılıyor tenimde ekim üşüyorum kanıksayarak sıcak şarabı göğe dönüyorum yüzümü gece solgun uzakta demir filizlerinin silueti gönül gençyılmaz |
kuğu bukleleri titriyor yakamozların
gri hücrelerimde dinginlik
yaşamak belki de thomas more’un ütopya’sında
ya da en az bruno kadar duymamak acıyı
‘’insan davalarıyla alırmış soluk’’
Çok güzel anlatımızı ve yüreginizi kutlarım arkadaşım ellerine ve yüregine sağlık....
Saygılarımla...