istanbul dövüşken horoz
ağlayası haline
bir tutam gülmeler konduran dudakları yağmurkuşu ey şehir direşken dövüşken horoz uyuklayan sabah yıldızını karşılayan aşırı taşırı sokaklarının bıkıp usanmayan kan ter çamur istenci... kâh duyulur ‘’zevk çanların’’ kâh taşlanır kösnül düşlerin ey mahrem kalem ilk günahı çağrıştırır gözlerin yüreğinde asılı doğmamış intiharları tepiştiren ey kesik parmaklı ney camilerinin avlusunda zikir çeker güvercinlerin aşikâr arşivine latif kutsanmış gülleri serpiştiren ey nahif can şekerden yamalar yap kanayan yerlerine ey çalıbülbülü ey yalnızlara sesini veren ey yedi tepede demlenen hal hal ey şehr-i istanbul sana şiir yazasım var göster bana şiir yüzünü incitmeye devam etsen de ‘’kırılan kalbimin mimarı ol’’ gönül gençyılmaz |
sana şiir yazasım var
göster bana şiir yüzünü
incitmeye devam etsen de
‘’kırılan kalbimin mimarı ol’’
ahh istanbul yasanir da istanbul'a siir yazasi gelmez mi insanin.... acaba sair olup da istanbul'u soluyup siir yazmayan var midir...
cok özledimmm cokk ...........
siirle ... sevgimle....