Melodisiz Çirkin Ölümler Sıkıntısına
Melodisiz Çirkin Ölümler Sıkıntısına
1. sırma gölgesindeydim saçlarının edanla konuştun yüreğime susuk ben hiçbir haline yetişememiş kadar mutsuz bıraktığın ardına kuzgun sana değil ardına sana kıyamam gözlerimle sakınarak solurum havayı incitmesin bakışlarını nefesim sana ayrıntılarımı ayırdım çekinme al buyur elini attığın her yerde bir parçam kıvranır dışladım kendimi senin haricinde her nesneden senin dışında gözlerime batan kıymıklar ordusu şu alem gözümde günümde düşkün bakamam başka bir şeye verem yeşili gözlerimle verem yeşili gözlerimde susuşun yalnızca acılarımla evli olmam gibi 2. sevdana eklendim eksilmeyi göze alarak zamandan kavak ağaçları yaz rüzgarlarıyla sevişirken ırmak sesli bir çocukluk anısıyla parçalanır melodisiz ve çirkin ölümler sıkıntısı palyaçoluğa son verir kiraz dallı düşüncesizlik dişlerine kan sızınca ölür bedenimle tüm anlar da ayva tüylerinin şeftali kokusuyla eyleşir kabuslarımız yılların ve benim sandığım benden de ötedekinin... koyu karanlığı vardır sakar uykularımın uçuk renkli içten gelen sarı bir demir yolu hüznüyle bölünür hayat ıssız kasabaların yanında kalabalık kentler de çölleşir sımsıcak bir özleme yakalandığımı anladığın kadar anlayacaksın acı yeşil bir yaza yakalandığımı... 3. kırmızı kiremitli gölgelerin uzayıp giden acı sızılı yolculuğunda kapanmaz gözlerim kış gelir ardından dumanlı kesik kesik ağlar bütün bacalar çığlığıyla sabah serçelerinin ayakların üşüyünce sana gelen adım seslerini düşün yaz boylu bir adamın nefesindeki kış buğusuna tutkusunu ellerimi tut kavak ağaçlarının griye inadı gibi ama nefesini tutma sakın aşkın yıldızlarını saymayı paylaş ellerimin çatlaklarıyla istersen güzün...sessizliğine güvenip sıra dağların yol ver nefesinle uzak rüzgarların gecikmiş saadetine... buz tutmuş korkaklığın asaletine şaşırmasan keşke mevsim korkusuyla sever insan ulaşmak istediği rengi ve tadı kusursuzca eskirken evlerin yollara bakan yanları ve genç kızlar son umutlarına hazırlarken yüreklerini melodisiz ve çirkin ölümleri unutmak başlar pervasızca benimsin zamanın olduğundan çok ömrümün çalar saatidir yüreğim her anı sana ayarlı... Kağan İşçen |