Bölük Pörçük ve Sonsuz Kayıp
Bölük Pörçük ve Sonsuz Kayıp
sıkı sıkı temihledim kendime: ’yarın onun güzelliğinin ezgisine söz ol uzak umutlar aslında bir el tutumu kadar yakındır’ geceye bandığım hasretimle acıkıyorum siluetine gün özlemi çeken bahçeler gibi durgun dere tepe düz gitsem içtiğim apaklığın alnımdaki yazı ay hırçınlaştıysa bil ki ya hırs ya kıskançlık göğün karanlığına sığdıramadığım ellerindir sözcükler ararım dört kıta yedi gök bulamam seni anlatıp da gölgesine sığınacak bir kelime bile duldasındaysam ayrılığının ömrüm yok demektir hıçkırıklarımı saçlarının gül ağacına bağladım sen misler gibi yayıl acılarımın bataklığına sicim sicim kessen dağlasan her yanımı ne fayda kurşunî kaygılarla göçer oldum bir kere taşlandım kışın baharın yazın yoklara karışan yokluğunla yalnızlığım da terk eyledi tanış umutlarımı bir seni beklemeyi beklemek kaldı geriye başlamadım henüz cehennemlerimi saymaya sahil boylum ılık meltemlerinle gittin kalpsiz bir yağmurun ellerine teslim ederek çocuksu gözyaşlarımı telaşlıyım bütün yazlara ürkek öylesine korkakça yaşıyorum birgün bitecek bu karanlık sonunda sen olmayacaksın... çipillenişinle akardı hayat damarlarıma damarlarımdaki hayattan arta kalanınla atardı kalbim her şeydeki hiçbir şeydin hiçbir şeydeki her şey her yerdeki hiçbir yerdin hiçbir yerdeki her yer sen zaman ötesine yazdığım şiirlerdeki gizli imge gizli imgelerimdeki zaman ötesi tek sevgili saçlarının kırçıl ağlarına takılınca duygularım ağlardın rüyalarının ben vurgulu mevsimlerinde saçların heder olunca rüyalarında seslerimiz ıslak ıslak öpüşürdü uykuları bölük pörçük sensiz hiçbir sonum son olmayacak ilksiz bir sonum ben sorusuz bir yanıt doğuşsuz bir ölüm bir daha öleceğim gidişinin kınından çıkarak yanımda sen olmayacaksın... Kağan İşçen |