Zamanın Bestelenmiş Hali
canıma kastederdi gün ortası kaygıları
ömre gündelikçi gelmişim gibi tutarsız seslenişler dolusu dilendiğim vapur artıkları yorgun döşeklerde kan revan içinde martı sesli bir çöl kadar kendime küsüm kaderime razı salı günleri kadar dünya işlerine hazır olsaydım keşke perşembeler kadar aşkın oysa şimdi sadece ayaklarımın ağrısı sızısı dinenedek gitmek istemiyorum en asil boyutuna bütün çıplak gerçeğin tatmak için bir ömür boyu sana koşmanın tadını... kanıma kastederdi kıyardı sızardı bu çok önceki öğlen vakti belki bir deniz ortası belki bir sokak boydan boya kaldırımdan ibaret bir yönsüzlük bu gidişten ve kalıştan yana ne varsa kaderimle ortak kitap kapaklarına bakarak anlamına adlar arayan bir düşkün şarkılarıma hakim olamıyorum karşımdayken ümitsizliğin seni anneme anlatıyorum ilk ve tek...bitiyorum sanki ağlamak istemiyorum nedense...şarkılarım bir türlü gömülmüyor zamanı besteler bir aşk...aşk ezgisidir çünkü başkaldırmanın... ortalık yerde karanlığa güvenmek israf etmektir cesareti aşkla gelense savaştan henüz çıkmış bir kentin kuşatmadan arta kalanıyla sarılmasıdır hayata çok gençken sadece yaz yeşili yapraklarla ölçerdim yalnızlığa tahammülümü... şimdiyse tahammüller yalnız ve karlı sen hasbelkader tarihsizsin etrafı duvarlarla örülü başka bir duvar kadar yalnız... bu zaman hiç geçmez bu zamanların başı sonu yok bütün an parçacıkları köşesiz kesitler yusyuvarlak ve sert ve yumuşak her an nereye çeksen oraya gidecek bu boşluğun ortasında bir başlamadan bitiş sessizliğiyle besteliyorum bütün saatlerden koparılmış karanlık bir akşam alacasının bizim olamayışını... kağan işçen |