üryan gecede ihanetinin utancı çarpıyor yüzüme
ıssız saatlerin duvar çatlagından sızdığı
senli düşlerimin olmayan yanında buluyorum kendimi
karantina altına alınan damarlarım
kör bir bıçak ağzında kangren olmuş
moraran duygularım damlıyor göz kapaklarımdan
ezikliğime ihbar edilen gece çuvaldız iğnesiyle uyandırıyor
titrek bir rüyanın senli sevişmesinde
salyalarım damlıyor arzuların korkaklığına
yamalı bir yatakta salyalarım akarken

sinsi duygularım zahir bir hayatın
eksik dizelerine kan kusuyor
telif hakkı intihar olan oyunlar kurgulanıyor
akmaya mahkum sancılarım asılı kalmış
flu çekili bir hayatın fayton gıcırtısında
hayallerim eylüle kanıyor
hüzün püfür püfür gözlerimden gelip geçerken


sensizliğe umut diye yaktığım ışığım
yalpalanan bir aşkın sarhoşluğunda meşk ediyor
hıçkırıklarımı dişlerken söyleyemediklerimde
dilim şimşeklerle susuyor

/gri bir karanlıkta maviliğe yansıyan çehren şimal rüzgarı
düşler alacakaranlık bir geminin rotası/

çölde kök salmış bir ağaç misali
suya hasret
ben sana özlem biriktiren
gri sokakların küf tutmuş kokusu
sokak lambalarının kabadayılığı
tenhalığımın naz çeken yanı
ne zaman arzularımı arzu edeceksin






ve yalnız gecelerin son yolcusu


karanlık bir tünelin diger ucuydun
ellerimde gül kanarken sana
zorba düşlerime son bilet kesildi
sabret gidiyorum ihanetinden
kırık kalmış sancılar
bir merhemin yardım severliğine aciz kalmış
ellerinden yoksunken




yorgun bir masalın son sayfasındayım
galibi belli olmayan bir savaşın zaferiyim
kendine uyak düşen bir sevincin hüzün yağmurları
sarmalarken tüm ruhumun uğultularını
sarhoş bir gecenin narasında uyanıyorum sabaha




yalnızlık abidesi 20 agustos 2010 01:50