Okuduğunuz şiir 8.3.2010 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Deniz UZUNER
Gel Kanat Yaralarımı
Kalemi tutmadan önce bir avuç toprakla yıkıyorum ellerimi Hüzün türküleri söylemeyi uzatan bir hayat benimki
Demir parmaklıklarım var benim kaldırım taşları arasında saklanarak gezerken peşim sıra sürüklediğim Hani güneşin yüzünü yarım yamalak gösterenlerden Ne vakit açsam kitaplarımı sayfaların kokusuna gölgesi düşenlerden
Sen kelimelerinin cümle yapılışı beklenensin Görmezsin…
Bilyelerini sokak çocuklarının kapıştığı çocuk hüznüne say gözlerimdeki nemi Fark etmez Ölümümü ertelemek için yazıyorum şiirleri ve her şiirin sonunda bekliyorum perdenin gerisinde bu sefer gelirsin diye
Sen gözlerine gün batımları düşensin Gelmezsin…
Yalnızlık çeker desteden hep kaderim Nereye saklansam adımı kazımak için alnımdan ve yolumu silmek için ardından sobelenirim
Adım alnıma çivilenir Yolum ardına düğümlenir
Sen el sürülmemiş hayaller biriktirensin Bilmezsin…
Rüyalarım çalındı benim ve uçurtmalarım Dizlerime kurşun yemiş gibiyken birde sen parantez içine alma beni Zülüflerinin kenarında harf harf ayırma Dudaklarındaki secdeye durmuş lale rengini şah damarıma batırma ki yağmur sonrası toprağın rahmine beklediğisin Ellerin ellerin kirlenmesin…
Biliyorum sen bana uzaksın geri çevrilen dua kadar Her mevsimde ayrı bir tuzaksın ve gamzelerin de hep mezar
Olsun yine de gel kanat yaralarımı doyuncaya kadar….
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Gel Kanat Yaralarımı şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Gel Kanat Yaralarımı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Kesinlikle tüm Râzı şiirleri gibi bütünlüklü anlam dolu ve içinde giyotin mavisi bir hüzün barındırıyor. Hani şiirde olması gerekenler diyoruz bâzen isim koyamadığımız bir ahenk bir tını arıyoruz söz-kelime anbarında. İşte en güzel örneklerinden biri de bu. Şiir-yazmak- bir yanıyla doğuştan verilen bir erdem diyoruz. yazmak değil okutmak diyoruz Hissettirmek değil yaşatmak. Ve Râzı dostum bunu en iyi becerebilenlerden biri . Kelimelere sihir katıp okurun boynunu eğmek kolay iş değildir. Hüzün banyosu yaptırmak karşıya.
Ve seslendirme ve Deniz... Bu işin duayenlerindendir o da. Şiiri kucaklayış vurgulama ve içsel yorum gücü. Fakat sadece kullanılan fon şiirin ruhuna uymayacak kadar hızlı olmuş bence.
Böylesi bir şiir yazdığı için sevgili Râzı'ya sesiyle ona ayrı bir boyut kattığı için ve bu nezih çalışmayı -yıllar sonra olsa da- bizlere ulaştırdığı için Seçki Kurulundaki arkadaşlara teşekkürler.
Utandım dostum :-) çok teşekkür ederim şiirin elinden tuttuğun göz sürdüğün için bu çok değerli benim için iltifatları hakkediyor muyum bilmiyorum ama satırlar değil mi ki üç beş cümle kurdurur bize kabulümdür...
Bir forum konusu var ‘ bu sitede yönetici olsaydınız’ adı bu galiba:)
Ben olsam işte şöyle ana sayfada gezinir tozar boş bir yer arardım bulduğumda bazı isimleri iliştirirdim ve yazardım
‘hüzünlü dinlenme mi ?’ şu isim. ‘okurken görmek mi ?’ bu isim. ‘şahane kurgular mı?’ şu isim. ‘ürpertirken düşündüren mi?’ bu isim. ‘ne dediğini anlamadım ama iyi anlatmış yahu’ şu isim falan diye uzatırdım… sonra da aferin yer mer bırakmadın kendini düşünmekten başka der… yöneticiliğin buraya kadardı kilitle kapıyı git artık olurdum:)
Şaka bir yana -aslında belki yapardım:)- bu sitenin yöneticisine sadece sabır ve kolaylıklar diliyor ve her daim teşekkür ediyorum.
Gerçek diyeceğim ise vakti önce vakti şimdi vakti sonra olan şiirlerinizin hepsi her okuyuşta farklı bir yerden kendine çekiyor…
Ebru Hanım hoşgeldiniz tebessüm ettirdiniz sizi yönetici ilan etmek istedim bi an -yorulursunuz diye vazgeçtim :-)- iltifatınız güzel hissettirdi şiir yazmaya tekrar başlasam mı ne :-) ilhamları kovmaktan vazgeçsem mi ne ....
Güne yakışan bu güzel eserin sahibi sevgili ustamı kutluyorum. Büyük keyif aldım, emeğinize yüreğinize sağlık. Sevgi, saygı ve selamlarımla. Hoşça kalın…
5 yıl demlenmiş güne çok yakışmış olması yansıra serbest şiire kol kanat olduğunu ve sevdirdiğini düşünüyorum. Mesela ben hece şiirine öncelik veririm. Böyle değerli kalemler benim hoşlanmamı sağlayabiliyorsa sevdirmesi uzak değildir. Tebrik ederim.
belki de Razı 'nın şiirlerini seslendirenler içinde duyguyu verebilen en güzel seslendirmeydi tek kelimeyle harika.... bu sayfada her zaman kaliteli şiir var orası tartışılmaz ama çok uzun zamandır kalbimi böylesine titreten bir şiir olmamıştı. yüreğine sağlık arkadaşım.
Sen sen demekle olmuyor işte... Ne desek ne söylesek...
Kadim ve daim Üstadımın mısraları düştü dilime, vesilenizle.
Sezai KARAKOÇ: Şehrazat
"Sen Şehrazat bir lamba bir hükümdar bakışında Bir ölüm kuşunun feryadını duyarsın" "Sen şarkılarca büyük uzun Sen yolunu kaybeden yolcuların üstüne Bir ömür boyu yağan bir ömür boyu karsın" "Sen bir mahşer içinde en aziz yalnızlığı yaşadın Sen başını çeviren cellatbaşının güne Sen öyle ki sen diye diye seni anlayamayız. Şehrazat ah Şehrazat Şehrazat Sen sevgili sen can sen yârsın."
bu sayfaya kaç kere geldim gittim ama her gelişimde boğazım düğümlendi ve dile gelmedi bir türlü söylemek istediklerim... şimdi vakti geldi konuşmanın veya bir iki kelam en azından bırakmanın...
dikkat ediyorum da bu Şair hüznü öyle güzel işliyor ki satırlara...inci tanesi gibi yan yana dizmesini ya da alt alta getirmesini ne güzel biliyor...koparması ve incitesi gelmiyor nedense hiç insanın...
ve dikkat ediyorum da seve seve, isteye isteye ne güzel de tarıyor şiirlerinde saçlarını hüzünlerin...hüznünü hem içinde hem de olduğu gibi dışında yaşıyor...yani hayatın içe ve dışa açılan her iki gönül penceresinde ve yürek yangınında kavrula kavrula yaşıyor...hiç şikâyetçi değil kendine bu işkenceyi etmekten...bile bile yanmaktan...hatta dalgasını geçer gibi bile bile hüzünlerin sağır duvarlardan dönüp kendi yüzünü okşuyor olmasından yorulmuş değil...inatçı biraz sanki...daha doğrusu sevgisi uğruna dikenli yollarda gidecek bile olsa çıplak ayaklarla tabanlarını kanata kanata yürüyecek kadar kesin kararlı...günden güne çoğalan yaralarına tuz basmaktan korkmuyor hiç...her engeli aşmaya hazır...ölümü bile sırtlamış sırtında ve koyulmuş tuzaklı yollara..ödün vermediği sevdası uğruna...
uğramadıklarıma da say bu yorumu Şair...belki hiç anlamamışımdır veya yanlış algılamışımdır seni...belki de sadece kurgudan ibarettir şiir...
say ki ben hiç gelmedim bugün ve sadece hüzünlerin dalgasını kucaklamak istedim kendi kıyımda...
elbet o da olur bir gün ve kapında açar narin bir gül... sıraladıklarım arasında geniş sabrını unutmuşum meğer Şair...
sevdası olmayan bir Şair düşünmek zor...hele ki böylesine sevgi dolu su gibi akıp giden hatta bir nehir gibi çağlayan şiir de yazmışsa...
sen çok zor çıkacak bir yürek sesinden tam tersine hiç zorlanmamış ve çok güzel bir şiir çıkarmışsın...yürek yangınını öylesine derinden hissetmiş ve yaşamışsın sanki...tüm satırlarda atmış gibi kanayan damarların...
hayallah ben de susarım susarım hiç konuşmam böyle konuştu mu da susmam...tersimden kalkmışım bugün anlaşılan...
neyse Şair öyle ya da böyle sonuca bakıcaksın her zaman...bıraktığı etkisi depremler yaratmışsa yüreğinde yeri yerinden oynatmışsa sorun yok demektir...
sen kendi haline yan o zaman...ne yapayım benim elimden bu kadarı gelir ancak:))))))...
desem de bana bakma sen...olur olmadık şakalar yaparım ara sıra...
göğüs kafesine ne ağır gelir hüzün,boşluğa bağıran bir yüzden başka. endamlı bir alımdır yüzgörümlüğü, o suskun serpilişim kıyılarına, şiire sığınarak uzayan bir bekleyiş.
ne söyleyecek eylemsiz kalbin edimine, sıcak nefesini tarayan. bir ufuksuz selam gözlerimizde, duymak sesini ırmakların akmadan.
gelip kalmak istiyorum orada,aşkla kızarmış gözlerine birden yaslanıp, okumak romanını soluksuzca.
sema etmeden kıbleye dönük yüzlerimizi.tarumar edildi kırk heyecan. yokluğa gömüldü handemizin esrarı,silindi izler içine döndü tılsım. en sadık heceye büründü keder, sancılı bir şuleyi dolanan imge.dudakta bir mavi şarkı tebessümüdür. mesken bilir saçlarında zarifliğini aşkın,eş anlamlı ayrılıktır biraz da kader.
öyle çok hüzündü ve öyle çook ölüm sanki...yoksa ölümsüzlük mü?
nun.. kaleme yemin olsun... adına ant içilen kalemi tutmadan tövbe ediyor şair, eli yüzü toprak... tüm yaşananların ürkekliğiyle yaşamla saklanbaç oynarken, atıp kurtulamadığı, yakasını bıramayan duyguları/demir parmaklıkları var şairin.. hani şu mutluluğa en fazla yarım perde açık ve hep mazi kokan!
fakat memnun şair bu parmaklıklardan ki dört yanım zindan olsun yeterki geldiye haykırmada
oyunun en güzel yerinde oyuncağı bozulan çocuk kadar elemli (ki bir çocuk yüreğiyl kıyas götürmez şair yüreği) yinede ümidetmede, ihtimalsizlerin hepsini ihtimale çeviren bir şiirle feryad etmede şair; GEL!
fakat çoktan kapanmış son perde!!
kaç nefes ki hayat her nefeste bir yalnızlık bayatlar ve doğar diğeri.. silinir mi ilahi yazgı? oysa bu kadarmış da şair hala alın yazım zannetmede sevdiğini... her unutmak istediğinde unutmayı unutmuş belli ki
tüm hayalleri tarumar ve yırtık perdeleri köhne evinin -ah mazi! ne büyük yaralar açmış ki bu yürekte şiirin içindeki şiirin maverasını kuşatmış acıları/sadece şiiri değil- yeniden mi kovuluyordu şair bir yürekten, yine kanrevan!!!
lakin ne kadar da RÂZIydı şair bu şiirde
ne kadar kanamış satırlar ve ne kadar ölmüş şair, o halde onsuzluğa tercih etmiş onda ölmeyi hem de defalarca, tâ ki O DOYUNCAYA KADAR!!!
harikaydı şair...
Lâ''l Sâye Bân tarafından 3/12/2010 9:18:33 PM zamanında düzenlenmiştir.
Olsun yine de gel, kanat yaralarımı doyuncaya kadar….
Hem zehir hem de panzehir olan ey sevgili ... Damar içlerime zerkederken her sözünü, ben boğumlu harflerinin sırça tuzağında seni bekliyorum .Olsun varsın ölümün tatlı şerbetini gözlerinin derinliğinde kaybolurken içeyim ...
kelepçesini prangasını ve zincirini parçalıyor şiir. tüm umutsuzluğu karamsarlığı yele verip harman yeri gibi... içinden daneyi seçme gibi bişeydir bu... gelirsen baharlarım olur belki gelirsen yüzüme ölümün rengi çökmez kimbilir. doyulacaksa böyle doyulsun der gibi korkusuz şiir gibi.
yalnızlıklara uçan bir çift kanadım var, gel ki kırılsın kendiliğinden. varsın kanasın yeniden yaralarım, hayalinle sarayım... sen; rüzgarın nefesinin her lodosta özlemini perçinlediğim... /
o kadar güzel bir şiir okudum ki..gelsin istedim,bilsin istedim gerçekten yaşattı şiir ve final kısmı da çok hoştu
birde sen parantez içine alma beni, zülüflerinin kenarında harf harf ayırma. Dudaklarındaki secdeye durmuş lale rengini şah damarıma batırma ki yağmur sonrası toprağın rahmine beklediğisin ellerin kirlenmesin…
daha ne denilebilinir ki ?
yüreğe sağlık gerçekten harika bir şiir okudum sevgiyle
Biliyorum sen bana uzaksın geri çevrilen dua kadar. Her mevsimde ayrı bir tuzaksın ve gamzelerin de hep mezar.
Olsun yine de gel, kanat yaralarımı doyuncaya kadar….
Biliyorum yasaksin, bilmek istemedigin kadar tuzaksin _Uykuya yattigim düsler kadar vazgecilmez, ve bir o kadar imkansizsin_ Yine de besteledigim her sitemin altinda barindiririm seni Bir agit keser bazen dilimi, yutkundugum her zerre batar gögsüme Gerisin geriye sayar sayiklamalarim, Sen o gecenin aklina kibrit cakan kadin Simdi, dokun kirletilmis masallarima ve sür alnima sadakatin beyazini
..
Hayret, Sitemi bir köseye iterek, baska siirlere yazar olmus sair Demek ki ufukta baska bir sadakat var, Sadakatsizligin kapattigi kapiyi, yine baska bir kulvarda sadakatin süpheli bilekleri aralayacak?..himm ee güzel umut vericiydi ve farkliydi.. siirin ilk satirinda anlamak mümkündü
Iste bende sizin gibi, bazen kendimide yaniltip yazabiliyorum
tebrik ederm muhterem kardeşim bu sitede okuduğum nadide eserlerden birtanesiydi. çok sanatsal, şiirsel ve melodik olmuş. ifadelerinizde ki ahenk, üslup ve nükteler hakikaten çok hoştu. severek ve beğenerek okudum.
Biliyorum sen bana uzaksın geri çevrilen dua kadar.
ve biliyorum ki uzağına düşecek kadar günahkarım sana
nefes aldığım vaktin güneş sıcağında bile yosun kokusu sızar ayakta duramayan nefsime yollarım birikir sana karşı adımlarımın çoğalmasına düşlerim saklanır çeyizime senli gülüşlerin kucağında
güne değecek harika ötesi satırlardı..
kalem kalite, tarz radikal ve seviyorum sizin şiirlerinizi dost kalem...
anlam dolu ve içinde giyotin mavisi bir hüzün barındırıyor. Hani şiirde olması
gerekenler diyoruz bâzen isim koyamadığımız bir ahenk
bir tını arıyoruz söz-kelime anbarında. İşte en güzel örneklerinden biri de bu.
Şiir-yazmak- bir yanıyla doğuştan verilen bir erdem diyoruz.
yazmak değil okutmak diyoruz Hissettirmek değil yaşatmak.
Ve Râzı dostum bunu en iyi becerebilenlerden biri .
Kelimelere sihir katıp okurun boynunu eğmek kolay iş değildir.
Hüzün banyosu yaptırmak karşıya.
Ve seslendirme ve Deniz...
Bu işin duayenlerindendir o da. Şiiri kucaklayış vurgulama ve içsel yorum gücü.
Fakat sadece kullanılan fon şiirin ruhuna uymayacak kadar
hızlı olmuş bence.
Böylesi bir şiir yazdığı için sevgili Râzı'ya sesiyle
ona ayrı bir boyut kattığı için ve bu nezih çalışmayı
-yıllar sonra olsa da- bizlere ulaştırdığı için Seçki Kurulundaki arkadaşlara
teşekkürler.
her dâim şiirle ve hürmetle