kurşun öldürürüm benher gün bir kurşun öldürürüm ben, bir kurşun daha eksilir bu evrenden… dost yüzünden yâr sözünden… düşmanın mavzerinden alırım kurşunu; göğsümü gerer sererim kalbimi yere… bir kurşun daha eksiltirim düşen tetikten akan namludan ateş dilinden… benim kumdan kalelerim vardı; dalgadan sevgilim rüzgârdan oyuncaklarım… benim kucakladığım şiirlerim vardı her dilde, bir kelimesini bile anlamadığım. bir kelimesini bile anlamadığım sevda sözcükleri duydum sevdiğimden; sesinden çözdüm sevgiyi, sözcük dediğiniz nedir ki! kimdir hecelerin sahibi, ona can veren yükünü yükleyen yürek değil mi!.. her gün bir kurşun öldürürüm ben… mermi mezarlığı olmuştur sinem. ne zaman ihtiyarlamış bir cümleyi yeniden kurmak istesem ne zaman külden bir sözü savursam sevdiğime hatırlatır bana ateş eş olamaz közle söz diye… ve anladım ki dünle bugün arasında asırlar varmış ne kadar yüce olursa olsun aşk sırçada saklanan sevda mutlaka kırılırmış… ben kurşun öldürürüm; gömerim kalbime... belki de bu yüzden barut kokuyor tenim. bilemezsiniz ki! güneşi uykuya yatırdıktan sonra ateşli ay geziyor gecelerimde… |
Göğüs gererken nicedir insanoğlu yine insanoğluna heba olmuştur elbet tüm canlar/aşklar kurşunların önünde;
Olmasın diye bir daha yazdığınız şiir bir kurşun olsun aksini düşünenlere..
Tebrik ederim tüm kalbimle okudum...