Çırılçıplakşimdiki halimi ve dilimi kirli bir gömlek gibi çıkartıp assam askıya… sırf ben kalsam içi fıldır fıldır tıfıl bir çocuk; ya da usta bir ressam olarak çizsem kendimi ak bir tuvale öyle sakıncalı bölgeleri gölgeli değil, her yer açık çırılçıplak… öyle saçık olmalı ki! ruhumu görmeli beni eski resimler müzesinde seyredenler; yani sakıncalı yerimi yani kancalı kalbimi gölgelemeden ve oradakiler silinmeden görünmeli aşk sanatını sevenlere. beynimin bütün kıvrımları fikrimin bütün sokakları aydınlık bir yol olarak döşenmeli tabloya; karmaşık gönlüme dolaşan sarmaşıkları rengârenk çizerken yalnızlığa alışık bir yüreği de resmetmeli ince uçlu fırçalar! başka çaresi yok! ben beni çizmeliyim pak bir tuvale… paletime yeni renkler dökmeliyim; nar kanından kızılı başaktan sarıyı ve turuncuyu şafaktan pembeyi dudaktan sökmeliyim… öz renklerle söz denginde anlatmalıyım kendimi! bir eli alnında düşünen bir adam olarak ya da yıkanmak için salacağa yıkılmış bir cenaze değil; kimseye eğilmesi mümkün olmayan kalbi hiç durmayan canlı bir heykel gibi… öyle bir tablo çizmeliyim ki; seyrederken beni yalnızlığı sevenler gözleri hep kapalı olsa da hissetmeli kalbimden akan kan izlerini… ö.n |