zamansız
Şifacı sandı avcıyı
açtı yarasını gösterdi av sıcak kucağa umutla koyarken buzdan başını şah damarını öpüyor pusudan çıkan bıçak. Bugünde değil artık, vakti göstermiyor yâr yadigârı ya ileri gidiyor ya geri kalıyor şaşkın akrep bozulmuş saat; sallanıyor zamanın salıncağında kolları açık kolları aç, başındaki ayazla uğruyor düne körlediği günlere dönüyor gülümsetiyor onu vadideki kızıl tay, ömür kadranında seyrediyor yarınları bir yılkı atı koşuyor uçuruma doğru hem yaralı hem yalnız, baktıkça ağlatıyor onu kanlı yapıncaklı tutsak! Ve şah damarını zamansız kesiyor bıçak! ö.n |