İkilem
Ne ki bu küsüp susmalar
neye yarar dilindeki kördüğüm, benimle aşık atılmaz be güzelim kolay bozulmaz ayazla pişmiş yürek; istersem havadaki yağmur tanelerinin sesini dinlerim bastığın toprağın inleyişini duyarım her adımında saçlarına değen rüzgârı bulur koklarım baktığın her yeri arışınlarım gözlerimle. Dilersem tanrıçaların tanrısı olurum hükmederim bütün denizlere, su perilerinden harem kurar her dalgadan hesap sorarım; istersem fırlatma bir fırtına olurum ıssız gecelerde bir nefeste açarım pencereni girerim koynuna uyandırmadan gezerim teninde ılık bir rüzgâr gibi. Savaş yokluk yalan tecavüz ihanet... Olmaz böyle yeni bir dünya kurmam gerekecek senin için, ne dağlardaki yeşilin anlamı kaldı ne de aşkın tadı sen başka renk seç; biliyorsun mahallelim, mavi çoktan bozuldu güllerin kırmızısı soldu sen görmesen de değişmeli şu gri geceler deniz ay sarısı nar yarısı olmalı gökyüzü göller pembeye düşmeli senin için. Senindir bu yeni dünya, istersen yık bir sözünle istersen yak; ama ne olur bir gülün külünü esirgeme bir de adını mezarıma bırak! ö.n |