şarkılar
herkesin bir şarkısı olmalı diline yakışan
yakışması yetmez! uymalı ona canı olmalı şarkı. mesela “ölürsem yazıktır sana kanmadan,” diye başlıyorsa şarkın sahtekarlık yapma farkın olsun başka âşıklardan mutlaka yazık olmalı öldüğün zaman! ya da “manolyam güzel kuşum, ben sana vurulmuşum,” diyorsa adam puştluğun alemi yok gerçekten vurulmuş olmalı insan! “feryad-ı isyanım”ı takmışsan diline yani çağırıyorsan Nuh’u yüreğindeki denize boş yere yorma peygamberi harbiden tufan kopmalı içinde! ıslıkla çıkıyorsa ağzından “nedir bu senden çektiğim gönül,” melodisi demek ki uslanmayacaktır artık bu deli ruhun ne sitem kâr eder ona ne de ağlamak mahşere bırakma hesabını kesiver cezasını! “yine bu yıl ada sensiz,” diye inliyorsa göğsündeki keman zaman kaybetmeden vurmalısın kendini dalgalara asla gelmez beklenenler ne sandal ara ne de kürek kulaçlarınla koşmalısın ona. belki de bir türkün vardır senin çınlatıyordur ortalığı “dom dom kurşunu,” eğer göbek atıyorsan buna yazıklar olsun sana bilesin ki ölümün alnından öptüğü bir yiğide yakılmıştır o hiç mezarlıkta oynanır mı orospu! ya da bir halk sigarasını atarak masaya sözde bir şair yakıyorsa Amerikan paketinden gizlice süslü tütününü gözünün içine bakarak yalan söylüyorsa soytarı en acı sözü söylemeli ona; kadınlarımızdan ‘haşa’ diyerek bağırmalı ulan cinsiyetsiz karı! sarı bir yapraktır bizdeki şair ne zaman düşerse düşsün yine de uyandırır uykudaki toprağı! benim şarkımı sormayın, gönlümdeki gönüle uzanamam ben, her yerde söylenir her telden çalınırım fakat hiçbir nakaratta geçmez adım. ö.n |
demişsin ya
geçmesin zaten şair.
nakarat
üstünden gide gele
düzelen toprak yoldur.
şair yolunu kendi açar
ormanında.
Güzel serzenişti, şiirdi dolu dolu
Kutlarım.