Hayalim mi aynadan çalım atan yaşama? Saçlarımdan çekerek kopartıyor periler. Çocukça düş kurarım ilerleyen yaş ama Umutsuz bir masalda ayaklarım geriler.
Köşesinde bir çiçeksevgiyle kurutuldu İlkbaharda umutla sağanağa tutuldu Hurdalar arasında tozlandı, unutuldu ____Bitmeyen ömür gibi çile çeken aynalar ____ Boyun büküp bakarım söyle, neden aynalar?
Sustum sese susadım artık haykırmalıyım Çığlığım duyulmalı işte şimdi tam anı. Çatlayan hayalimi aynayla kırmalıyım Çıldırmadan bitmeli geldi veda zamanı.
Yerlere savurmalı ardındaki gizleri Kalmamalı yaşamın acı veren izleri Son düğüne saklanan bembeyaz çeyizleri _____Görücüye çıkarıp “Serin” derken aynalar _____Demeyin sakın dönüp “Daha erken” aynalar.
Aynalar, hey aynalar! Yılların yargıcıyla yasaklanan aynalar Ya ben çekilmeliyim, ya saklanan aynalar. Afet KIRAT
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
AYNALAR şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
AYNALAR şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Sustum sese susadım artık haykırmalıyım Çığlığım duyulmalı işte şimdi tam anı. Çatlayan hayalimi aynayla kırmalıyım Çıldırmadan bitmeli geldi veda zamanı.
ÇOK GÜZELDİ AFET HANIM DEĞİŞİK BEYİTLİ HECE SERBEST HARMAN OLMUŞ DUYGULAR SİZİN KALEMİNİZDEN ÇIKMIŞ OKUNULASI ALKIŞLANASI DEĞERDE...AYNALAR BENLİĞİMİZİN HEM DOST HEM DÜŞMANI YERİ GELİR KÖTÜ ANLARIMIZI YERİ GELİR İYİ ANLARIMIZI YANSITIR...EMEĞİNİZİ KUTLUYOR SAYGILAR BIRAKIYORUM SAYFANIZA...
hiç kimse eleştiri yaparken kırılacağımı düşünmesin. edep dahilinde olduktan sonra kırılmam. başka türlü kırmaya çalışan olursa yine içim rahattır, çünkü bilirim ki ben altında kalmam. kırmayla bırakmam parçalarım bile.
şiir adına yapılan bu çok olumlu açıklamalardan memnuniyet duydum kendi adım hissesiz kalamadım nice güzel esrler gelecek biliyorum o çok dolu yürekten
farklı bir tarz olmakla beraber şiirin ve de yorumun okuyan ve dinleyene vermiş olduğu haz çok güzel sanıyorum. ünlü bir virtüözden piyano konçertosu dinlerken, dinleyicilerden bir kısmı namelere bir kısmı nota ve tonlamalara dikkat eder.diğer bir kısmı ise bitse gitsek yahu der:))) herkes kendine göre bir yorum yapar. bazan uyak ve kafiyelere dikkat ederken lezzetini de unutmamalı şiirin.değerli hocam siz hem hece de hem de serbest tarza güzel şiirler yazıyorsunuz. yazdığınız şiirleri okuyucu büyük keyf alarak okuyorsa hedefe ulaşılmış demektir. teknik konulardaki eleştirilere saygı duymak büyük erdemdir ve gereklidir aşama kaydetmek açısından. zira bilmenin yaşı sınırsızdır.şiirinizi ve ona yorum yapan değerli kardeşimi kutlar esenlikler dilerim...
Aynalardan sundum gönlümü sana ,diy başlayan şiiri geliverdi aklıma N.Genç'in...sorgulama ve içe bakış ne güzel anlatılmış...muhasebe ikliminde geziverdim,kendimi buldum...sağolun Afet Hanım..dua ile...
Şiir güzel ama doğrusu diğer şiirleri kadar içime sinmedi Hecenin Kraliçesi ilan ettiğim Afet Hanımın bu şiiri... şiirde güzellikler var ama alıştığımız tarzın dışında bir deneme olduğu için belkide ondandır...
Sn. oflu adlı şairin yaptığı yorumu okudum...güzel eleştiriler var,Sn Kırat'ıda cevabında olgun ve yakışan bir tavır sergilemiş... ben şahsen oflu nun yorumundan kendime de dersler çıkarmaya çalıştım. tebrikler.
"Afet Kırat" şiirlerini büyük bir coşku ve hevesle okudum hep. Yine harika bir şiir. Nasıl sevgi emek isterse, şiir de emek ister. Şiirlerinizdeki "alın terine" helal olsun. Dostluk ve muhabbetle; sevgiyle kalın efendim.
Hayalim mi aynadan çalım atan yaşama? Saçlarımdan çekerek kopartıyor periler. Çocukça düş kurarım ilerleyen yaş ama Umutsuz bir masalda ayaklarım geriler. =====================================
Aynalar kıskanmış ki başka gösteriyor, Sizin üstadeliğiniz karşısında durmaz eriyor, En sonunda kabul edip, gerçeği ortaya koyuyor, Hey Aynalar yalan söyleyin !.....
ÇOK GÜZELDİ HOCAM HERZAMAN Kİ GİBİ BEN HECE TEKNİĞİNDEN ÇOK FAZLA ANLAMIYORUM FAKAT ŞİİRİN BANA VERDİĞİ DUYGU HİSSETTİRDİĞİ YETER... KALİMERAYA AYRICA TEŞEKKÜRLER HERZAMANKİ GİBİ MÜTHİŞ BİR SESLENDİRME...
Aslında bu şiir; hece şiirinde sadece hece kurallarına uymanın (hece ve kafiye yönüyle), hatta kafiyeleri gayet güzel dizayn ettiğimizde bile mısra tekniğinde (bazı mısralar için) başarısız olunduğunda bunu şiire nasıl olumsuz yansıdığını görmek ve yine bu kafiyelere uyum adına anlamsal derinliği feda etmenin hece şiirine getirdiği olumsuzluklar yönü ile üzerinde konuşulması gereken bir model olarak güzel bir örnek bana göre..
Afet hanımın yapılan eleştirilere alınganlık yapıp: “ - bir süre şiir yayımlamayacağım “ demeyeceğini, dememesi de gerektiğine inanarak ;
Şiirler yazılırken ve okunurken edebi bakış duygusallığı asla kabul etmez. Önyargıyı da! Şiirin içine girmeyecek, giremeyecek olanlar ise eleştirilerine çok dikkat etmelidir. Birebir şiirin şairi / şairesi ile aynı duyguları yaşamaları elbette mümkün değildir ama en azından yaklaşmayı denemelidirler. Ne, “ bu şiiri mutlaka eleştirmeli ve hatalar bulmalıyım “ mantığı, ne de “ bu şairin / şairenin şirinde hata olmaz mutlaka güzeldir “ yaklaşımı gerçekçi bir yaklaşım olur. Her insanın çok iyi yazdıkları olabileceği gibi, iyi, vasat hatta kötü çalışmaları da olmuştur ve olacaktır. Toprak he zaman aynı mahsulü vermez. İnsaf terazisi ile kantara vurduğumuzda iyi, eksik ve güzel yönleriyle bir çalışmayı değerlendirmek en güzeli olacaktır.
Birkaç gündür tâkip edemediğim şiir, yorum ve tepkilere bugün biraz baktım. Doğrusu bazıları beni oldukça şaşırttı. İsim vererek konuyu kişiselleştirmek yerine genel hatları bunlara burada değinmenin yanlış olmadığını düşünüyorum.
Genele;
Film yapmanın, albüm çıkarmanın, yazmanın, yazılanları yayımlamanın, kitap çıkarmanın, ekranlarda, gazetelerde, radyolarda, dergilerde görünmenin her gün daha da kolaylaştığı günümüzde görsel, duyumsal ve yazımsal türü çalışmalarda sanatın ne olduğu tartışıladururken, rüzgârı dindikten sonra arda kalanlara baktığımızda; çalışmalardaki sanat anlayışının ikinci hatta üçüncü plana itilmesi ve işin merkezine başka şeylerin oturduğunu görmek sanırım ancak işi ciddiye alanlarca bir üzüntü kaynağı olurken, diğerlerince çok da önemsenmemeye devam etmektedir.
Görsel ve duyumsal çalışmalardaki tartışmaları o işin ehillerine bırakıp içinde bulunmaya devam ettiğimiz edebiyat başlığındaki çalışmalardan şiire geldiğimizde ise ne yazık ki bozulmanın ve sapmanın diğerlerinden daha ileride olduğunu görmekteyiz. Çünkü, daha az masraflı ve daha kolay!
Yazmak bir deşarj olma biçimidir elbette. Kişi; yazarak kendisine rahatlatabilir. İçinde birikenleri, sosyal ve psikolojik sorunlarını kağıda dökerek bir nebze doluluğunu hafifletebilir. Bâzan bir mesaj verme ihtiyacı olarak da yazabilir. Bunların hiçbirine kimse itiraz edemez. Ama yazdıklarımızın başkalarınca okunmasını düşünürsek ve yazdıklarımızın altında görüş alma bölümü açarsak, hele bu amaç şiir formatında bir arz olacaksa bazı şeylere dikkat etmemiz gerekir.
İnsan dilediği gibi düşünebilir. Dilediği duygularla iç âlemini şekillendirebilir, kendi başına dilediği gibi konuşabilir ve yazabilir. Bu onun özgürlük alanıdır. Ama içteki düşünceler ve duygular dışarı çıkıp bir başkasının göz ve kulağına dokunduğu anda ikinci kişinin bakış, algılayış ve beğeni özgürlüğü başlar. Bu bakış da görecelidir ve tepkilerdeki farklılık işin doğasında vardır. Konuyu şiire getirdiğimizde ise; yazan ve okuyan penceresindeki bakış açılarındaki bu farklılığın son zamanlarda çığırından çıktığını, ortada ne yiyecek üzüm ne dövecek bağcı bıraktığını görmekteyiz.
Hiç birimiz marangoz olmak zorunda değiliz. Bu, evimizde iki tahtayı çiviyle duvara tutturamayacağımız anlamına gelmiyor elbette. Ama, eğer “ ben marangozum “ diyerek böyle anılmayı amaçlıyorsak, takımı taklavattı en iyi şekilde kullanmayı, ürettiklerimizi hatasız ve en iyi şekilde yapmayı, beğendirmeyi hesap etmek zorundayız. “ Ben yaptım, ister beğenin ister beğenmeyin “ diyemeyeceğimiz gibi teşhir ettiklerimize gelecek itirazlara da duyarlı olmak zorundayız. Duvara astığımız diploma, ustalık belgesi ya da adımızın ….usta olması eserlerimizin beğenilmesi demek değildir ve ölçü ancak ürettiklerimizdeki kalitesi ile doğru orantılıdır.
Derrida'nın " Şiir Nedir? " isimli kitabını dilimize çeviren Ahmet Sarı “ Şiir otoyola çıkar çıkmaz (dile gelir gelmez) ölen (ölümle yüzleşmek zorunda kalan) bir şeydir “ diyor. Eğer duygularımızı ölümle yüzleştirmek istemiyorsak onları iç âlemimizden dışarı çıkarmamalı, düşünce olarak muhafaza etmeliyiz. Eğer çıkarırsak olacak olanlara da tahammül göstermeyi öğrenmeliyiz. “ Şiirlerim benim evlatlarım gibidir. Özel duygularımı kimseye eleştirtmem “ diyeceksek eğer; lütfen evlatlarımızı evimizde saklayıp, sokağa salmayalım! Çünkü sokakta çocuğumuzun başına her şey gelebilir. “ Şu kadar yıldır bu işin içindeyim, bu işin eğitimini aldım, bilmem kaç tane şiir kitabım var,kaç üniversite bitirdim, dergilerde yazıyorum…” vb. gibi sözler günümüzde kesinlikle işin ehli olma noktasında referans olmamaktadır. Kişinin kendini târif etmesi değil ancak eserin kişiyi tarif etmesi muteberdir.
Yazdıklarımızı düzyazı formatında yazmak daha kolayken eğer şiir adı altında değerlendirmek istiyorsak en azından şiirin evrensel târifine uymak zorundayız. Sitelerdeki ahbap ilişkileri, yorum almaya (özellikle beğeni) ve popülerliğe yönelik çalışma ve faaliyetler kişinin kendini kandırmasından öteye geçmemektedir. Burada kandırma çift yönlü olmaktadır. Kötüye iyi diyenlerin kötünün sahibini kandırması ve kandırılanın, kendilerini kandırması.. Her türlü kandırma bir şekilde mümkündür ama hiçbir kandırmanın şiiri kandıramayacağı gerçeği de esastır! ( Her gün onlarca klişeleşmiş yorum yapan ve onlarca yorum bekleyenlere duyurulur!)
Bir şiir eğer yayımlanma aşamasına gelmişse o şiirin şairi yapabileceklerinin en iyisini yapıp eserine arz etmiştir anlaşılır. “ – Bu şiiri henüz düzeltmedim, eksiklerine sonra bakacağım, kitap aşamasında elden geçecek…” demek ise kuru bir mâzeretten, duygusal alınganlıktan öteye geçmez. Düzelt de öyle as kardeşim! Mecbur musun eksik şiir asmaya? Acelen niye? Bugün bu hâliyle ben bu şiiri değerlendiriyorum.Yarınki hâliyle görürsem eğer ona göre fikrimi beyan ederim. Aslında, bu tür tartışmalara neden olan da o şiirin altındaki eksiklere rağmen yapılan mübalağalı ve ciddi olmayan eleştirilerdir. Onca övgü dolu yorum arasında birinin yaptığı gerçekçi eleştiri cidden sırıtıyor ve şair/şaireyi “ bana kastı mı var acaba “ noktasına getiriyor..
Konuyu şiirden biraz daha özelleştirip hece şiirine getirdiğimizde ise, hece şiirinin olmazsa olmazlarından ilki hece ve kafiye konusudur. Ne olursa olsun hece ve kafiyeye başka bir şeyi tercih edemezsiniz! İç duraklar ses ve okunmadaki kolaylığı, edebî ahengi belirlerler ve anlamsal bütünlük ve sağlamlık adına onlardan zaman zaman vazgeçmek bir çok şairin yaptığı bir iştir.( Örn. Abdurrahim Karakoç / Mihriban). Hece ve kafiyeyi tamamlamakla iş bitmiyor elbette. Anlamsal derinlik, mısra tekniği ve bu tekniği edebî sanatlarla kuvvetlendirmek de hecenin temel unsurladır. Verilen mesajın netliği, şiirdeki bütünlük ve akıcılık, seçilen kelimelerin şiirin dokusu ile uyuşması, dile hâkimiyet, anlamını ve nerede, nasıl konuşulduğunu bilmediğimiz kelimeleri sözlüklerden bakıp, test etmeden şiire ilave etmenin getirdiği olumsuzluklar da şiir için dikkat edilmesi gerekenlerdir.
Özele;
Hemen burada Afet hanımın şiirine değinmek isterim. 7+7 hece, 4 + 5 + 2.5 mısra sayıları ile oluşturulan ve yıldızlarla bölünüp ikinci kısımda da aynı minval devam eden bir görüntü ile kaleme alınmış bu hece şiirinde; bana göre en belirgin özellik kafiyelerin sağlamlığı kadar bu kafiyelere anlamın nasıl feda edildiğidir. 2,5 luk bölümlerdeki kafiyelerde bile ikinci bölümde uyulmuş ama aynı özen mısra tekniğinde ve bu tekniğin anlamsal sağlamlığa katkı yapmasında gösterilmemiş.
İki mısrada; “ Köşesinde bir çiçek sevgiyle kurutuldu İlkbaharda umutla sağanağa tutuldu “ diyeceksiniz.. “ Çiçek, sevgi, ilkbahar, umut, sağanak ” diyeceksiniz ve hemen ardından;
“ Hurdalar “ la başlayan bir mısra ilave edeceksiniz.. Yakıştı mı?
“ Çocukça düş kurarım ilerleyen yaş ama ”; “ ilerliyor “ ya da başka bir tercih olması gerekirken “ ilerleyen “ denmesi?
“ Umutsuz bir masalda ayaklarım geriler. “ ; “ periler ”e kafiye için kullanılan “ geriler “ in kafiye özelliği dışında bu mısranın niye kullanıldığı ve ne anlatmak istediği?
“ Çivilenen yüzümle pasaklanan aynalar “ Bu nedir ? Ne anlatılmak istenmiştir? Böyle bir cümle neden ve nasıl kurulur?
Bana göre, birkaç mısra hâriç şiirin bütününde bir anlam kargaşası, yanlış kelime tercihleri, yazımsal ve sunuştaki farklılık adına tercihlerdeki hatalar bu şiirdeki edebî seviyeyi aşağıya çekmiş ve bir önceki yorumumda da söylediğim gibi heceyi eleştirmek isteyen ve fırsat kollayanlara bir kez daha fırsat vermiştir.
Şimdi, çıkıp bazı arkadaşlar diyecekler ki ( bir önceki eleştirimde böyle davrandılar çünkü) “- biz anladık ne anlatılmak istendiğini, anlamak istemeyene bir şey anlatamazsınız, dost yüze düşman ayağa bakar “….vb/vs.. Onlara bazı şeyleri hatırlatmamam verilecek cevaplarımın olmadığından değildir!
Tarz olarak da bu tarzı daha önce görmedim. İlkse eğer beğenmedim ve yakışmadığını düşünüyorum.
Hece şiirine katkı sağlamak için açılımları tâkip etmek mutlaka güzeldir ama açılım ve yenilik peşinden koşarken de özü kaybetmemek ve horozdan kuş yapmaya çalışmamak gerekir galiba..
Fon müziğinin uyumu, seslendirme ve yorumun gayet başarılı olduğunu da söyleyerek;
Okuduğum şiirlerinden biliyorum ki Afet Kırat hanım daha iyilerini yapabilecek seviyededir.
Yorum ne kadar doyurucu ise, şairin yoruma verdiği cevap da o kadar alçakgönüllü. İki arkadaşımızı da bu olgun tavırlarından dolayı kutluyorum. Sabah şiiri okurken ; "...ilerleyen" in ilerliyor olması daha iyi olurdu diye düşünmüştüm. Zira mısra sonu kafiye ile yetinmeyip, mısra içi kafiye de yapmak için (ki "n" sesi ile yarım mısra içi kafiye oluşturulmuş) anlam kayması olmuş veya anlamda zorlama olmuş şeklinde değerlendirmiştim. Bu örnek tavırları için her iki dostumuza da teşekkürlerimi sunarım. Umarım herkese örnek olur. Saygılarımla.
Eleştirinize asla sözüm yok efendim. Aksine sayfamda bu tür kritik yapmanızdan memnuniyet duyuyorum.
Aynalar sembolik bir ifadedir. Aynalar hayatımdır aslında. ““ Çiçek, sevgi, ilkbahar, umut, sağanak ” aslında çocukluk dönemimdir. Daha sonra hayata atılarak tozlandığımı, değerimi kaybettiğimi ifade etmek istedim. Hurdalar benim gibi kötü duruma düşenlerdir. Umutlarını yitirenler, beklediğini bulamayanlardır.
“ Saçlarımdan çekerek kopartıyor periler.”; peri de sembolik bir ifadedir. Zamandan bahsediyorum. Belki ilerleyen kelimesi uygun bir şey bulursam değiştirebileceğim bir kelimedir. Bana uygun gelmişti sadece.
“ Umutsuz bir masalda ayaklarım geriler. Geriler kelimesi perilere kafiye olsun diye bulunmuş bir kelime değildir. Yarındaki hayattan umudum yok onun için geriye dönmek isteği yaşıyorum demek istedim. Bu zaten birçok şiirimde ifade ettiğim bir şeydir.
“çivilenen yüzümle pasaklanan aynalar” varlığımla kirlenen, hayatı güzel göstermeyen yaşantımdır.
Çok iyi yazdığımı hiçbir zaman ifade etmedim. Hatalarım elbette olacaktır. Buraya asma sebebim de gerekli eleştiriyi almak bana göre güzel olan dizelerin hatalarını başka gözlerle görmek ve daha düzgününü yazmaktır.
Şiirimizde zaman zaman değişik formlar kullanılmıştır. Kimisini beğenir uygularız kimisini beğenmeyiz. Sone gibi, triole gibi… Yeni bir tarz illa Avrupa’dan gelecek diye bir şartı yok ya. Halk şiirine müdahale etmek gibi bir niyetim yok, ama değişik tarzları da deniyorum. Arkadaşların beğenisine sundum, her türlü düşünceye saygım vardır.
Sakın yazdıklarımı öfke olarak değerlendirmeyin, evet bu şiir üstünde çok çalıştım, kendim beğendiğim için de yayınladım. Asla şimdilik asayım da sonra değiştiririm demedim. Ama eleştiriler yönünde değiştirebilirim. Zaten duygularımızı sergilemekteki amacımız en doğru ve en güzel anlatımı bulabilmek içindir. Şayet paylaşmasaydım, kendi kendime harika yazdım der otururdum. Şiirlerimin yaralanmasından korkmuyorum. İsteyen dilediği gibi taş atabilir. Gerçek düşüncesini söyleyen her kişinin attığı taş bana can verir. Yaralanmam, alınmam. Size gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür ederim. Selametle….
Sn afet hanım güzel ve anlamlı dizelerdi , uzun zamandır şiirlerinizi okumaktan mahrumduk, elimden geldiğince severek takip edeceğim. saygı ve hürmetlerimle.çorumdan selamlar.....
Sustum sese susadım artık haykırmalıyım Çığlığım duyulmalı işte şimdi tam anı. Çatlayan hayalimi aynayla kırmalıyım Çıldırmadan bitmeli geldi veda zamanı.
Yerlere savurmalı ardındaki gizleri Kalmamalı yaşamın acı veren izleri Son düğüne saklanan bembeyaz çeyizleri _____Görücüye çıkarıp “Serin” derken aynalar _____Demeyin sakın dönüp “Daha erken” aynalar.
Aynalar, hey aynalar! Yılların yargıcıyla yasaklanan aynalar Ya ben çekilmeliyim, ya saklanan aynalar.
Yerlere savurmalı ardındaki gizleri Kalmamalı yaşamın acı veren izleri Son düğüne saklanan bembeyaz çeyizleri _____Görücüye çıkarıp “Serin” derken aynalar _____Demeyin sakın dönüp “Daha erken” aynalar.
Aynalar, hey aynalar! Yılların yargıcıyla yasaklanan aynalar Ya ben çekilmeliyim, ya saklanan aynalar. ...........................Seçilen fon müzik,Yorum ve şiir çok güzel olmuşlar--5 Beğeni ile okudum...Kutlarım,selamlarım
Hayalim mi aynadan çalım atan yaşama? Saçlarımdan çekerek kopartıyor periler. Çocukça düş kurarım ilerleyen yaş ama Umutsuz bir masalda ayaklarım geriler.
Köşesinde bir çiçek sevgiyle kurutuldu İlkbaharda umutla sağanağa tutuldu Hurdalar arasında tozlandı, unutuldu ____Bitmeyen ömür gibi çile çeken aynalar ____ Boyun büküp bakarım söyle, neden aynalar?
Aynalar, hey aynalar! Çivilenen yüzümle pasaklanan aynalar Arkasında sırrıyla dert saklanan aynalar. ÇOK GÜZEL İŞTE AFET HANIM İŞTE MÜTHİŞ GÜZEL ŞİİRİ BİR BAYAN OLARAK GURUR DUYDUM SEVGİYLE KUTLUYORUM 5 PUAN İZMİRDEN
Sustum sese susadım artık haykırmalıyım Çığlığım duyulmalı işte şimdi tam anı. Çatlayan hayalimi aynayla kırmalıyım Çıldırmadan bitmeli geldi veda zamanı.
Yerlere savurmalı ardındaki gizleri Kalmamalı yaşamın acı veren izleri Son düğüne saklanan bembeyaz çeyizleri _____Görücüye çıkarıp “Serin” derken aynalar _____Demeyin sakın dönüp “Daha erken” aynalar.
demeyin dönüp daha erken güzel di kutlarım saygılarımla
Şiir çok güzel olmuş hocam ama okumaktan çok dinlerken etkilendim.Kalimeranın sesi çok güzel.Beğendi bunu Murat tebrik etti kalimera ve Afet Hocayı .Saygımla...
Değer yargıları insanların, aynada ki görüntüsüdür. İnsanın özündeki güzelliği, aynalar göstermez. Aynalar yalan söylemiyor güzel insan icimizdeki güzelligide, cirkinligide görebiliyoruz zaman zaman gözlerimizin isiltisinda Maskeli aynalarda var! basarabilene. Her birimiz aynaya nasil bakiyorsak öyle görüyoruz :) Aynalari cok güzel anlattiniz siirinizde Kutluyorum sevgili Afet hanim Sevgi saygilarimla....
Hayalim mi aynadan çalım atan yaşama? Saçlarımdan çekerek kopartıyor periler. Çocukça düş kurarım ilerleyen yaş ama Umutsuz bir masalda ayaklarım geriler.
aynada gordugum bu yuz kımın yuzu... benımmı.. yoksa benden gerıye bırakılan duslerımınmı
saygım sevgim sonsuz kartanem
Melda tarafından 5/29/2014 8:52:24 PM zamanında düzenlenmiştir.