Alnındaki
Alnındaki
alnındaki yara izinde kaldı parmaklarım çizik tenine bir mevsim masalı yap sıcaklığımı al beni mutlu sonlarına alnındaki yara izinde vuracak kıyıya tüm pusulasızlıklarım kederliyim milyon kere tasalı gel öpüşelim alnına titresin tüm tutkularım sen benim aklı büyük küçüğüm her şeyimle haziranım uçurtmalarına her şeyimle kırlara açılmak bir tanemsin hiçbir şeyimle olamam sensiz çıkamam hiçbir kapının eşiğinden seni bırakıp alnındaki yara iziyle öpüşmek istiyorum doyasıya ince bir dal bıraktım beni yakıştırdığın bu yokuşa ister yak ister çiçeklendir ister bırak öleyim yıldızlara bir kez daha senin için ihanet edeyim ben kendime öfkeli güllerim suskun bilmem nasıl kestirmeden varayım ayaklarının dibine nasıl döküleyim ömrümün en son yaprağıyla beter dargın sen diye sarıldığım ne varsa ağaçlarım iklimsiz hasta çocuklar gibi divaneyim oyuncağımı kırdın sevgilim seni şimdi kimlere şikayet edeyim kalbimin son çığlığıyla hadi imkansızlık yavuklum tuttur türkünü hiçbir heves dudağında kalmasın gittiğim her yere ulaşsın sesin duyayım uçurumlarıma açtığın gedikleri aklımın ermediği imkansızlığınla kente yağmur yağarsa bil ki sana ağlamış arınmışım karanlığımdan gezgin durgunluğumu bağışla ateşimle donuyorum sabah akşam göz açtırmıyor seni anıyor gönlüm vakit geçirmeden sevgilim gördüğün ilk çocuğa sarıl görülmemiş bir itinayla nasıl olursa olsun sevdiğini sevildiğini bileyim ve öleyim iyi olduğunun rahatlığıyla hüzünler yapar gönlümü evlerim yıkılır uzakta mısın? ... not: sana yazmazsam hiç yazmam artık deniz kızı saçlım hangi yağmura yakalandın üşüyorum böyle Kağan İşçen -------------------------------------------------------------------------------- |