“Suya ateş düşse de tükenmez ümit” dedim. Uyakla sarmaladım zehir saçan heceyi Kâbuslara hapsettim yaşadığım geceyi Yıllarca zorlanmıştım çözdüm bu bilmeceyi “ Uğraşmak zorundasın çile sana çit” dedim.
“Gün yorgunu yokuşlar vermedi geçit” dedim. Terkisinde hayatın çekilmez oldu zaman Göğü sararken isyan dinlemedi hiç aman Kanı uçtu güllerin dertler oldu kocaman “Ne olursun merhamet! Derdi benden it!” dedim.
“Islanan ezgilerin saplanan cirit” dedim. Kırık seste kayboldu geçmişten düşen emek Tufan kuşandı zaman infilâk etti ekmek Eteğimden yapışıp yaşar mı hiç genç erkek? “Mekânın gurbet olsun buralardan yit!” dedim.
“ Demir pençe ıstırap ruhumda gelgit” dedim. Bir akrebin zehriyle yerle bir oldu evim Merhamete muhtacım sanır mı ki bir devim Mademki anneymişim beslemekmiş görevim “Ben seninle bittiysem sen de artık bit! “ dedim.
“Çınlayan feryadımı ne olur işit!” dedim. Ben toprağım anayım derdi dinmez doğayım Her gece dua ettim “Mehtabınla doğ ay’ım” Bir hançerdi son sözü “Ben mi dedim doğayım?” “Zehrini yudumlayıp kahrolsam da git!” dedim.
Afet Kırat
ÇÖZÜMLEMESİ
Ses tabakası: Her şeyden önce uyak örgüsü bakımından hem dikkat çekici hem de yazması çok zor bir şiirdir. “it” uyağı ve “dedim” redifi hem dize başlarında hem dize sonlarında on defa kullanılmış. Buna rağmen anlamdan ve duygudan sapma yaşanmamış. Şiirin uyak örgüsü “abbba, accca, addda diye devam etmektedir. Son dizedeki doğ ay’ım ve doğayım cinsalı uyak, kalanı tam ve zengin uyaktır. Hecenin 7+7 durağıyla yazılmıştır. Dize başlarında ve sonlarında şiir kişisinin konuşma cümleleri vardır. Bu da şiirin dış ahengine canlılık katmıştır. Bu haliyle yeni ve modern bir yapıya sahiptir. Yine “Eteğimden yapışıp yaşar mı hiç genç erkek?” ve “Bir hançerdi son sözü “Ben mi dedim doğayım?” dizelerinde cevap beklenmeyen vurgulu sorular olduğu için istifham sanatı vardır. İç ahenkten de faydalanmak için asonans ve aliterasyonlar kullanılmıştır. Örneğin “Uyakla sarmaladım, zehir saçan heceyi” dizesinde “a” asonansı, “Ben seninle bittiysem, sen de artık bit! dedim.” dizesinde “e,i” asonansları kendini hissettiriyor. Yine “Islanan ezgilerin, saplanan cirit” dedim.” dizesinde “n”, “Mademki anneymişim, beslemekmiş görevim” dizesinde “m” aliterasyonları da iç ahenkte etkilidir.
Anlam tabakası: Şiir kişisi ana, yetişkin oğluyla konuşuyor. Ana, hayatın gerçeklerine uyumu reddeden oğlundan bir şeyleri değiştirmesi için enerjisini devreye sokmasını, çabalamasını istiyor. Sınırlar ve sınırlamalar hayatın yasasıdır; çaba bunun panzehiridir. İşsizlik olabilecek en zor durumlardan biridir. İşsiz insan olmadık şeylerden olmadık anlamlar çıkartır. Evde huzursuzluğun kaynağıdır. İşsizliğin keyifli yanları da vardır ama bunun için ailenin ekonomik durumunun nispeten iyi olması gerekir. Şiir kişisi ise ekmek parası sıkıntısı çekmektedir. Her ne olursa olsun ana yüreği merhametlidir. Merhamet, acıma ve iyi niyet arasındaki erdemdir. Çektiği sıkıntılardan kurtulmak için oğlunun da bir şeyler yapması gerektiğini söylüyor. Gerekirse başka şehirlerde iş bulup çalışmasını kendi yuvasını kurmasını telkin ediyor. Telkin ve tavsiyelerine kulak asılmayıp yakınma yönlü savunması karşısında ise genç oğluna git diyor. Bir anlamda evden kovulmak kovan için de kovulan için de çaresizliğin sonucu kahredici bir durumdur.
Obje tabakası: Şiirin temel objeleri konuşan ana, son birime kadar susan oğlu ve konuşmanın geçtiği ortam olan evdir. Yine cümle başı olarak büyük harfle yazılan “Mehtap” kız ismi de olduğu için ve yine “Ben seninle bittiysem sen de artık bit! “ dedim” dizesinde de bitmek fiili hem yeşermek hem de yok olmak anlamlarını çağrıştırdığı için ihamlıdır.
Karakter tabakası: Öncelikle duygularını, düşüncelerini, hayallerini anlatmak için iki üç tane uyaklı sözcük bulamadığı için serbest şiir yazanlara bir anlamda göndermedir. Kırat hecenin şairidir. Ölçülü, duraklı, tam ve zengin uyaklarla her şiirinde ahenge verdiği önemi gözler önüne sermektedir. Şiirlerinin içeriği de zengindir: Gerek bu şiirde olduğu gibi “zehir saçan hece”,” tufan kuşandı zaman” gibi yeni i mgeler, “Bir akrebin zehriyle yerle bir oldu evim” dizesindeki akrebin si mge oluşuyla şiirlerinin içeriği de zengin ve edebi sanatlarla süslenmiştir. Kırat şiir biçimi olarak modernlikten ve farklılıktan yanadır. Şiirlerinde her ne kadar ben öznesini kullansa da empati ve özdeşim yönü kuvvetlidir. Şiire konu bulurken beslendiği kaynaklar haberler ve sabah programlarıdır.
Alın yazısı (kader) tabakası: Özellikle annelerin çocuklarını büyütme, bakımlarını üstlenme, yaşları kaç olursa olsun onlara şefkat ve merhamet gösterme görev ve sorumlulukları vardır. Bunlar analığın kaderidir. Rızkın temini de bir anlayışa göre nasip ve kader olarak algılanır. Rızka erişmek için çaba göstermek gerekir. Ana da olsa insanların tahammüllerinin bir sınırı olduğu da unutulmamalıdır. Evladın ağzından söylenen “Ben mi dedim doğayım?” sözü ise bir anlamda kahırlanma sonucu kadere isyandır.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
BİR ANA - BİR OĞUL şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BİR ANA - BİR OĞUL şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Hocam uzun zamandır uğrayamiyorum sayfaya 97 yaşında olan anneme bakıyorum Hayırlı evlat olmak bir off demeden anaların öpülesi ellerinden tutmak bize yillarca yol aldirana yol olmak .... Rabbim hayır dualarını eksik etmesin evlatların üzerinden Yüreğiniz dert görmesin
Hocam uzun zamandır uğrayamiyorum sayfaya 97 yaşında olan anneme bakıyorum Hayırlı evlat olmak bir off demeden anaların öpülesi ellerinden tutmak bize yillarca yol aldirana yol olmak .... Rabbim hayır dualarını eksik etmesin evlatların üzerinden Yüreğiniz dert görmesin
D E Ğ E R L E N D İ R M E L E R BURHANETTİN AKDAĞ________________Puan: 95 Değerlendirme: 7+7 ölçüsünde 5 li kıtalar halinde abbba düzeninde hece şiiri. Kafiye örgüsüne baktığımızda cinaslı, zengin kafiyeli dizeler güzel kelimelerle donatılmış, bazı dizelerde anlam zorlanıyor. Kafiye, imla ve noktalama yönünden çok az hata var, ör. 3. Kıta. FESİH AKTAŞ______________________Puan: 95 Değerlendirme: Makul uzunlukta bir şiir. Ne okuyucuyu yoracak kadar çok uzun ne de yavan bırakacak kadar çok kısa. Tam karar olmuş. “Ne olursun, merhamet! Derdi benden it! ” dedim.” Mısrasını beğenmedim. Hem ifade biçimi bakımından hem de alt alta iki dizede “dert” sözcüğünün tekrarı şık durmamış. Bunun dışında, duygusu, sesi, sözcük örgüsü açısından mükemmel buldum. Son kıtadaki cinaslar ayrı bir renk ve zarafet vermiş şiire. Şairimi kutluyorum. İSMAİL ADİL ŞAHİN _______________Puan: 95 Değerlendirme: Şekil Özellikleri itibariyle, beş mısralık bentlerle, 7+7=14 duraklı hece ölçüsüyle yazılmış, durak ve kafiye hatası yok. Belirgin bir noktalama ve imlâ hatasına rastlanmamıştır. Yine, söyleşi üslûbu ustaca kullanılmıştır. İçerik itibariyle mecazlar, buluşlar, hayal unsurları, cinas ve edebi sanatlar ustalıkla kullanılmıştır. Şairini tebrik ediyorum. İSMET BORA BİNATLI_______________Puan: 90 Değerlendirme: Çok güzel bir çalışma olmuş kutluyorum. SEYİT KILIÇ______________________Puan: 95 Değerlendirme: Şiir edebiyatımızın 7+7 duraklı, muhammes diyebileceğimiz bir şekil ile örgülenerek 14’lü hece ile yazılmıştır. Uyakları abbba accca tarzında olup yeni üslup ile başarılı bir örnek verilmiş ki edebiyatımızda çok az denenen ilk mısranın tekrar son mısrası ile uyaklı olmasıdır. Aynı zamanda zengin uyakla bezenmiş ve özellikle son mısralardaki “doğayım” ile güzel bir cinas yapılmıştır. Duraklardaki noktalama işareti zaid olup gerek yoktur. Tabii şirin yapısından kaynaklanan zorluktan dolayı şair ilk ve son dizleri uyaklı olduğundan dolayı hafif bir zorlama olduğu göze çarpmakta… Şiirin teması ise şiirin başlığından ve içerisinde geçen “Madem ki ben anneymişim...” ve “Ben toprağım, anayım..” mısralarından anlaşılmakta olup, imgelerin haddi zatından fazla kullanılması şiirin temasını kavramakta güçlük yaratmaktadır. Zaman zaman şairin ne demek istediği tam olarak anlaşılamamakla beraber şiiri de zenginleştirdiğini göz önünde bulundurmalıyız. Özellikle “Ben mi dedim doğayım” kısmı ile şairin evladına bir intizarı niteliğine bir iç geçiriş ve bir hayıflanma olduğu anlaşılmaktadır. Evladın anaya yöneltmiş olduğu bu soru şairemizin “tabi şiirin siyakından bu şiiri bayan bir kardeşimizin yazmış olduğu anlaşılmakta” olup mısralara hüzün gözyaşlarının düştüğünü görmemek elde değildir. Şiirde imgelere, mecazlara ve teşbihlere bolca müracaat edilmiş olup bu edebi sanatlar ustaca kurgulanmıştır. “Ben toprağım, anayım” derken derken dilimizde “toprak ana” deyimine irsali mesel edilirken aynı zamanda toprağın verimliliği ile de bağ kurularak toprağa teşbih edilmiştir. “Islanan ezgiler” ile ağlayarak söylenen türkülere kinaye edilmiştir. Velhasılı kelam şair: halet-i ruhiyesini edebi sanatlarla –her ne kadar anlamasını zorlaştırmış olsa bile- bezeyerek şiire dökmesini bilmişti
“Çınlayan feryadımı, ne olur, işit!” dedim. Ben toprağım anayım, derdi dinmez doğayım Her gece dua ettim, “Mehtabınla doğ ay’ım” Bir hançerdi son sözü, “Ben mi dedim doğayım?” “Zehrini yudumlayıp, kahrolsam da git!” dedim. ::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
ANA YÜREĞİ BU NE KALEM YETER NE SESLER ANAMIZA YAR OLALIM BİTMEDEN NEFESLER
“Çınlayan feryadımı, ne olur, işit!” dedim. Ben toprağım anayım, derdi dinmez doğayım Her gece dua ettim, “Mehtabınla doğ ay’ım” Bir hançerdi son sözü, “Ben mi dedim doğayım?” “Zehrini yudumlayıp, kahrolsam da git!” dedim.
karşılıksız bir sevgi ve bu söz hep vardır..benmi doğmak istedim ..oğullar değil hepimizin içinden geçmiştir..en masumu içimizden sessizce gözyaşlarıyla..bazılarıda dillendirir öylesine...öylesinedir...bu söz..anneye değil yaşamadır bu kahır.bu sabırlar bir gün ödülünü koca bir yürekle geri alır..biliyorum ve umuyorum..anne şaire kocaman sevgiler..yüreğinizden öptüm..
“Çınlayan feryadımı, ne olur, işit!” dedim. Ben toprağım anayım, derdi dinmez doğayım Her gece dua ettim, “Mehtabınla doğ ay’ım” Bir hançerdi so sözü, “Ben mi dedim doğayım?” “Zehrini yudumlayıp, kahrolsam da git!” dedim.
Bence çok fazlasını hak eden bir şiir..Bazen dile dökülemeyenler kişinin içine dökülür ve an gelir kişinin içindeki baraj bunları taşıyamaz taşar gürül gürül söze gelir. Gerçekten çok beğendim şiiri. O güzel yüreğinizi saygıyla selamlıyorum Sevgi ve saygımla..Ozan
“ Demir pençe ıstırap, ruhumda gel-git” dedim. Bir akrebin zehriyle, yerle bir oldu evim Merhamete muhtacım, sanır mı ki bir devim Madem ki anneymişim, beslemekmiş görevim “Ben seninle bittiysem, sen de artık bit! “ dedim.
“Çınlayan feryadımı, ne olur, işit!” dedim. Ben toprağım anayım, derdi dinmez doğayım Her gece dua ettim, “Mehtabınla doğ ay’ım” Bir hançerdi son sözü, “Ben mi dedim doğayım?” “Zehrini yudumlayıp, kahrolsam da git!” dedim.
Yüreğinize sağlık sevgili arkadaşım. Güzel bir çalışma ve mükemmel bir şiir. Kutluyorum sizi.
Bu kadar yoğun duyguları ancak, analar hissedebilir.'Git' demek, çarenin tükendiği andır.Diliyorum ki hiç bir ana bu çaresizliği yaşamasın.Ustaca bir kurgu.Ustaca bir anlatm.Kutluyorum.saygılarımla...
“ Demir pençe ıstırap, ruhumda gel-git” dedim. Bir akrebin zehriyle, yerle bir oldu evim Merhamete muhtacım, sanır mı ki bir devim Madem ki anneymişim, beslemekmiş görevim “Ben seninle bittiysem, sen de artık bit! “ dedim.
“Çınlayan feryadımı, ne olur, işit!” dedim. Ben toprağım anayım, derdi dinmez doğayım Her gece dua ettim, “Mehtabınla doğ ay’ım” Bir hançerdi son sözü, “Ben mi dedim doğayım?” “Zehrini yudumlayıp, kahrolsam da git!” dedim.
*/*/*/**/**/**/**/*/*/*/**/*/* “Islanan ezgilerin, saplanan cirit” dedim. Kırık seste kayboldu, geçmişten düşen emek Tufan kuşandı zaman, infilâk etti ekmek Eteğimden yapışıp, yaşar mı hiç genç erkek? “Mekânın gurbet olsun, buralardan yit!” dedim.
“ Demir pençe ıstırap, ruhumda gel-git” dedim. Bir akrebin zehriyle, yerle bir oldu evim Merhamete muhtacım, sanır mı ki bir devim Madem ki anneymişim, beslemekmiş görevim “Ben seninle bittiysem, sen de artık bit! “ dedim.
“Çınlayan feryadımı, ne olur, işit!” dedim. Ben toprağım anayım, derdi dinmez doğayım Her gece dua ettim, “Mehtabınla doğ ay’ım” Bir hançerdi son sözü, “Ben mi dedim doğayım?” “Zehrini yudumlayıp, kahrolsam da git!” dedim.
Suya ateş düşse de, tükenmez ümit” dedim. Uyakla sarmaladım, zehir saçan heceyi Kâbuslara hapsettim, yaşadığım geceyi Yıllarca zorlanmıştım çözdüm bu bilmeceyi “ Uğraşmak zorundasın, çile sana çit” dedim.
“Gün yorgunu yokuşlar, vermedi geçit” dedim. Terkisinde hayatın, çekilmez oldu zaman Göğü sararken isyan, dinlemedi hiç aman Kanı uçtu güllerin, dertler oldu kocaman “Ne olursun merhamet! Derdi benden it!” dedim.
“Islanan ezgilerin, saplanan cirit” dedim. Kırık seste kayboldu, geçmişten düşen emek Tufan kuşandı zaman, infilâk etti ekmek Eteğimden yapışıp, yaşar mı hiç genç erkek? “Mekânın gurbet olsun, buralardan yit!” dedim.
“ Demir pençe ıstırap, ruhumda gel-git” dedim. Bir akrebin zehriyle, yerle bir oldu evim Merhamete muhtacım, sanır mı ki bir devim Madem ki anneymişim, beslemekmiş görevim “Ben seninle bittiysem, sen de artık bit! “ dedim.
“Çınlayan feryadımı, ne olur, işit!” dedim. Ben toprağım anayım, derdi dinmez doğayım Her gece dua ettim, “Mehtabınla doğ ay’ım” Bir hançerdi so sözü, “Ben mi dedim doğayım?” “Zehrini yudumlayıp, kahrolsam da git!” dedim.
“Çınlayan feryadımı, ne olur, işit!” dedim. Ben toprağım anayım, derdi dinmez doğayım Her gece dua ettim, “Mehtabınla doğ ay’ım” Bir hançerdi son sözü, “Ben mi dedim doğayım?” “Zehrini yudumlayıp, kahrolsam da git!” dedim.
gerçekten de zevk alarak oudum. yazan yüreğe muhabbetlerimi yolluyorum......
“Çınlayan feryadımı, ne olur, işit!” dedim. Ben toprağım anayım, derdi dinmez doğayım Her gece dua ettim, “Mehtabınla doğ ay’ım” Bir hançerdi son sözü, “Ben mi dedim doğayım?” “Zehrini yudumlayıp, kahrolsam da git!” dedim.
Cok cok güzeldi..... Her şiiriniz ayrı bir yıldız semada parlayan..... Hele şimdiki anne yüreğime inceden işledi... K U T L A R I M..... SEvgilerimle... Güzel yüreğiniz ve kaleminiz hiç susmasın....
AFET HANIM SİZE YORUM YAZMAK ÇOK ZOR, HANİ MÜTHİŞ BİR MANZARA GÖRÜRÜSÜNÜZ SADECE SEYREDER,SEYRİNE DOYAMAZSINIZYA ŞİİRLERİNİZİDE SADECE OKUYORUM,OKUMAYA DOYAMIYORUM,HEPSİ BU. HER ŞEYİN GÖNLÜNÜZCE VE EN HAYIRLISINDAN OLMASINI DİLİYORUM SEVGİ SAYGI VE SELAMLAR.
“Çınlayan feryadımı, ne olur, işit!” dedim. Ben toprağım anayım, derdi dinmez doğayım Her gece dua ettim, “Mehtabınla doğ ay’ım” Bir hançerdi son sözü, “Ben mi dedim doğayım?” “Zehrini yudumlayıp, kahrolsam da git!” dedim. Afet Kırat
GÖNÜL SESİNİZ HİÇ SUSMASIN KUTLARIM...ÇOK GÜZEL DİZELER..
İlk defa bir şiir karşısında bu kadar sessiz kaldım inanın bana. Biz anneyiz ve dünyada en büyük görevimiz dünyaya getirdiğimiz çocuklarımıza bakıp, onların geleceğini hazırlamaktır işimiz. Bize verilen en büyük görev sanırım anne olma duygusudur. Kendimiz aç, çıplak ve susuz kalsak da, onların yaşamda var olabilmesi için her yolu deneriz. Yeter ki hayat onlara ne güzel yönünü göstersin.
Onların geleceği için bizden ayrılması kanlı gözyaşlarımızı döktürse de annelere, anneler taş basar bağrına yine umut ile beklemeyi bilir.
Gerçek anlamda şiir gibi şiir okumak mutlu etti beni.
“Çınlayan feryadımı, ne olur, işit!” dedim. Ben toprağım anayım, derdi dinmez doğayım Her gece dua ettim, “Mehtabınla doğ ay’ım” Bir hançerdi son sözü, “Ben mi dedim doğayım?” “Zehrini yudumlayıp, kahrolsam da git!” dedim.
“Çınlayan feryadımı, ne olur, işit!” dedim. Ben toprağım anayım, derdi dinmez doğayım Her gece dua ettim, “Mehtabınla doğ ay’ım” Bir hançerdi son sözü, “Ben mi dedim doğayım?” “Zehrini yudumlayıp, kahrolsam da git!” dedim.
Güzel dizelerinizi yürekten kutluyorum. Saygı ve selamlarımla.
97 yaşında olan anneme bakıyorum
Hayırlı evlat olmak bir off demeden anaların öpülesi ellerinden tutmak bize yillarca yol aldirana yol olmak ....
Rabbim hayır dualarını eksik etmesin evlatların üzerinden
Yüreğiniz dert görmesin
Saygı Ve Sevgimle