Lir... Geceye nağmelenmiş bir çağrının mor rüyası. yırtıyor evvelin kambur yüzünü. Ürperiyorum.
Göğün yarası kirpiğimde sessiz bir efsun. Kevser’in eşiğinde kör bir notaya damlıyor. Söz, ürkek bir kuş gibi seğiriyor avuçlarımdan. Sana eğilen her kelimede içimde bir şehir kıvranıyor.
Ayas’ın alnında kuruyan ırmak izi, varamadığımız her geçite nakışlanan bir hasret tortusu. Dem, gözyaşını saklar mercan taneleriyle süslenmiş mührün yanağına.
Adın, zerrin hayallerin rüzgârında eriyor. Duyuyorum hazanın nağmesini. Hâb içinde bir bakış yükselir geceden; rüyanın en ince nakışında visâline dokunur kalbimin ürpertisi.
Şehre yüz çevirdim her siluette çoğalan kalabalığın içinden yalnızlığı sezdirmek içindi susuşum. Göl kıyısında sessiz bir renk gezinir, zemherinin buz soluğu saati çatlatır feryâd eden bir akrep gibi döner ibreler.
Bir aynadan geçtim, yüzüm düştü ardımda... Odalar boşaldı bir bir adımlar çoğaldı içimde.
O an, bir serin kıymık sızar en suskun tenhaya. Adı unutulmuş sesler gecenin koynunda toprağa tercüman olur
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
her şey durur; zamanın kendisi bile nefesini tutar. hayat bir anlığına tereddüde düşer. sonra o durgunluğun içinde, aniden başlar her şey. içimize gizlenmiş o tarifsiz titreşimler, gözlerimizin kenarında kıpırdanan umutlar, içimizde kıvranan şehirler... hepsi bir anda belirmeye başlar.
ama şiir başlamaz, o, çoktan olmuştur bile bir ses, dilin unutulmuş yarığında bir kırılma, önce kendini duyar, sonra seni. bazıları da o sese ancak geç kalabilir.
ruhumuzun yerleşik coğrafyasını sarsıyor şiir. radikal ve farkını şimşek gibi parlatıyor şiir. dilin ve ruhun sınırlarını zorlayan, okuru konfor alanından çıkaran bir sarsıntı.
okuyucuyu sözlerin içinde boğmuyor, aksine onu kelimelerin içinde kaybolmaya, hatta dilin ısırığıyla uyanmaya zorluyor.
Tesbih şair Türkçenin rüyasını görmüş biri değildir, onun uykusunu dağlayan biridir. gökyüzünü gözbebeğine sığdırır, sonra sessizce orada bir delik açar. üzerinde harflerden örülmüş, zamana karşı dokunmuş bir kaftan taşır. sol omzunda geceyi tutar, sağ omzunda suskunluk çiçekleri.
bu şiirin şairi kimseye bakmaz. o ancak bakabilenin içinden geçer.
onun şiirine dudak bükenler varmış. “çok karışık” diyorlarmış, “anlaşılmıyor”muş, “ağdalı”ymış dili, “uçmuş” kelimeler kullanıyormuş, bu aslında bir şiirin herkes tarafından anlaşılması gerektiğini düşünenlerin, şiiri ve aslında dili hiç anlamadıklarını gösteriyor.
çünkü bu şiir, sıradan anlayışın, kolay beğeninin, tıklanma oranlarının, alkış heveslerinin şiiri değildir. şiir, bazılarını dışarıda bırakmak için vardır. sığ okumalardan, göze hoş gelen uyaklardan, anlamı kepçeyle servis eden kelime şovlarından bıkanlar için vardır.
bazıları kelimenin yalnızca sözlük karşılığında gezinirken, bilmezler ki düşünen, kafa yoran, şiiri önemseyen şairler o kelimenin ıstırabında oturuyor. bazıları hâlâ anlamaya çalışıyor, ne büyük israf..
siz, üç beş kolay imgede, bol ünlemli duygularla, şiiri kahve bardağının kenarına yazılacak bir cümleye dönüştürürken, o, dili yerin altından kazıyor. tırnaklarıyla. kanatarak. çünkü bazıları, yara almadan yazılan cümleleri seviyor, kısa, kolay ve cilalı.
kolay olan ne zaman değerli oldu? ve kolay olanla yola çıkan hangi şair zamanın aşarak bugüne kadar gelebildi?
şiiri ölçüp biçmeye çalışan, her metni anlam çözümleme tahtasına yatıran, metafor sayısı tutmayan şiiri çöpe atan ve sonra kendi teknik donanımına tapan eleştirmenler var!
ama bilmedikleri bir şey var.
adı üstünde serbest şiir teknik kılavuzlara göre yazılmaz. şiir, müfredat dışıdır. kural dışı, biçim dışıdır.
unutulmamalı ki, bazı şiirlerin kapısı herkese açık değildir.
Kelimeler tarih kitaplarında değil, şiirde yaşar. ve şiirde hiçbir kelime ise tek anlamla yetinmez.
Göğün en yüksek perdesinden sarkan efsunlu bir nota gibi sanki şiir. Bazen sadece bir kelime, avuçlarımızdan kayıp giden bir kuş olur da, her kaçışta içimizde bir şehir kıvranır.
Varamadığımız geçitlerde biriken susmalar, bir hasret tortusuna dönüşür. Ve zaman, gözyaşlarını saklamak için mercan tanelerini ödünç alır. Mührün yanağına düşen sessizlik, bir yemin gibi mühürlenir geceye.
Bir şiir, varlığını inkar eden dünyaya atılmış en radikal tokattır. okuyanı parçalar ve yeniden inşa eder.
Şiir, insanın kendi cenderesine karşı açtığı en yalnız ve en çetin savaştır galibiyeti yıkımı kadar keskindir.
Toprak insan için suskun bir arşivdir. Ne gözyaşlarını inkâr eder ne de çığlıkları bastırır. , Her şeyi kendi sessizliğinde saklar.
Ve geceler... Geceler bu sessizliği en iyi okuyan vakitlerdir. Her yıldız gökyüzüne kazınmış bir hâtıradır. Her rüzgâr yerini yitirmiş bir nefesi taşır.
Altı eylül cumartesi Dile merhaba, merhaba Duyulsun bülbülün sesi Güle merhaba merhaba
Geçmişteki okuL ahi Bşlşyorum geröek, sahi Doğru çekesin tesbih'i Kula merhaba, merhaba......Aşık Lüzumsuz
Her zaman ki tat ve deminde ve de güzelliğinde bir eser Biz de okuyor, kutluyor ve de alkışlıyoruz değerli dostu ve eserini Gönlün abat olsun, tüm şiirlerin benzersiz ve de ŞAH ESER olsun Şiirle kal, sevgiyle kal, sağlıkla, sağlıcakla kal
Lir'i bilir duyardık, ama bilmezdim lirik şiirin bu çalgıdan geldiğini. M.Y üstatdan kopya çektim. tabi bir alaylı olarak "çalgı" dedim bağışlayın, def dümbelek gibi algılamayın olur mu? şiirlerinizde hep rastladığım ortak bir tema sanki, bir aynaya bakıp kendi içsel dünyanızı sorguluyorsunuz gibi, kim bilir yanılıyorumdur belkide. severek okudum şiirinizi. biraz da ben geçeyim aynanın karşısına duygusu çoğaldı içimde. tebrik ediyorum. selamlar
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.