7
Yorum
35
Beğeni
5,0
Puan
635
Okunma

Borancanın Tesbihcesi..
Yüreğimin kıyamet çanlı nazı
Keskin bir ayazla kırılır gecenin kemikleri.
Sedeften hüzmelerle yüklü düşü,
Alacakaranlığın dizlerine bırak.
Tenime doldu nihâlin sübyanı.
Soluğunla aldat dağ eteklerini;
Bilsinler nasıl düşer bir köz,
İkindili avuçlarımın kıyısına…
Göçtüğün şehirlerin narı
Hiçbir iklimde yeşermedi.
Sen ki,
Yıldızların adını unuttuğu gecede
Gözlerini sabırla kurutan çocuk...
Ayın saç ucuna fısılda intiharını;
Mızrabın teline vurmuş nem gibi
Susuyorsun hâlâ
Kör gölgenin curcunasında.
Birkaç zerrelik soluğunla
Tecrit kuşları uçar sürgün rüzgârlarla.
Lal bir buğu sarkar omzumdan.
Gecenin divanında,
Gümüş kandiller hilal olur gölgelere.
Kervan geçer
Ölüm vadisinin kıvrımlarında
Gözlerime yelken açmaz hiçbiri.
Semavi satırların eşiğinde
Yanar sabahın “Lâ” harfi.
Bin neslin sustuğu nakarat
Boşlukta salınır, titreye titreye.
Ve kırmızı atlar,
Ufkun perçeminden isyanla kanar.
Her toynak darbesiyle
Bir düş gömülür toprağa,
Bir sus payı yükselir göğe.
Ve kalem,
Kendi kabuğundan ışığa soyunur.
Seni… öperim.
Dudaklarımda Araf’ın ezgili yangını,
Dumanlı ızdırabın aynalı cemali.
Vaktin evveli
Kıyı bir çukura yanaşır ışığın harıyla.
Sancıyla küllenen filizler
Alevlerin isli hıçkırığıyla uyanır semaya.
Ey ağlayan suların solgun gamzesi,
Karanlığın mahzun göğsünde, buğday tenli silüet
Oracıkta bulurum seni.
Telaffuzu buğulayan,
Gizli meâlin adısın sen.
Tenime çöken ezeli sükûtta
Her ışık sızdığında,
Senin susuşunu duyarım.
Derin bir sızı yayılır
Karanlığın gözeneklerinden,
Gözlerinle yıkanmış bakışların arasından.
Sen
Adı taşınmayan bir ada gibi...
Konuşmazsın.
Susarsın ki
Tüm diller kendine gömülsün.
Sayıklayan rüzgâr gibiyim, Albina.
Bir gün bu şiirin içinden yürüyüp çıkarsan,
Yanına al ne varsa unuttuğumuz:
Bir ıslık, bir fısıltı...
Korkularımı sana teslim ediyorum.
Sevdam ,
sonsuzluk eşiğinin kıvılcımında.
Dur.
Adımı yıldız tozlarının koynunda sakla.
5.0
100% (11)