DUDAKLARI M/İMLİ KADIN
Konuşmak yasak olsa Lelia
kimse veda edemese birbirine … Sen şiirlerin namlularını üzerime çevirmeden önce renklerden yeşildin Cemreler baharı terennüm ederken yaprakların teninde gezerdin… Sen harflerin arasına fitne sokmadan önce renklerden maviydin Dalgaların dudaklarına sürüp kendini yakamozların koynunda zikir çekerdin… Sen terki diyar hikayelerinin rahmine düşmeden önce renklerden kırmızıydın Günbatımlarının üvey kızı damar içlerimde alınyazısıydın… Sen ismini ellerin dilinde unutmadan önce renklerden sarıydın Gamzelerimde uyanan gün Vedûd olanın nazenin şarkısıydın… Sen ruhumu azraile ihbar etmeden önce renklerden beyazdın Rab ile aramda perde-i nur melek gibiydin kir tutmazdın… Giderken asıl rengini hiç söyleme eskisi gibi sükun koy diline… / Vakit geldi mi? / Nereye gideceğimi bilmediğim yol ayrımlarında bırak beni alfabetik sürgünlerde -her harfin sonunda bir idam mangası vardır hani- Satır dışına taşmadan fena makamından kurşunlar seçeyim Kaç sela verilirse verilsin ardına bakma Şah damarıma koyup mekansız hallerimi fasit bir geceye daha düğümlerim kendimi Sen ellerini sür yavan sevişmelere Göğüslerine faili meçhul cinayetlerle kirletilmiş el izleri topla Dudaklarında ismimi kundaklayan ruj rengin mahremine gölgesi meçhul adamlar çizerken Adımlarını kestiğin caddelerin koynundan teninin kokusunu da topla Kalmasın tek bir izin ki gün sonlarında yırtılmasın gözlerim… / Acelen ne? / Kenar bir mahallenin ucu kırık saçlarında bırak beni yosmaların ter kokan teninde -veresiye sevişmelere yanaşmazlar hani- Şikayeti adet edinmiş kasık kenarlarında bileklerim talan edilsin Kirpiklerinden tek bir tel kanayan yerlerimi sarmaya yeter …Eylül öpünce geçmez yaralarım bilirsin O bir seni emzirmeyi sever bir de harflerine sürdüğün ellerin yüzünden kırgın bakan cümleleri… Mizanda yüzüme bakılmasa da alnıma sür günahlarını Yağmalarken şivesi bozuk vâveylâlar beynimi ardına bakma Ben uzun bir paragraf sayıp varlığını -ki bir şekilde gelir hep paragraf sonları- hançerin küflü ucunda teskin ederim cellatları… / Giderken / Güneşin tevazusuna aldanma büyü yapar yıldızları bağlar da birbirine hayallerin eceli bulur buselerinde sonra saçlarından sürükleyip getirdiğin uçurumları kim tevkif eder gamzelerinde? / Son sözler / Sevgili Derd-i aşk toprak kokar avuç içlerin gibi O toprak ki pâyimâl yüzüyle gayr-ı kabil dualar eder gözbebeklerinden alırken kader rengini Sevgili Nasıl dayanırım nefes almaya göçe zorladığın Ankalar pencereme konarken ve emir almış Ebabiller ismini üzerime atarken? Neyle avuturum kendimi kelimeler mühürlü dudağındayken ve güneşe her döndüğümde ardıma düşerken gölgen? Sevgili Kimlerin dergahının tozlu yollarında öğrendin sen aşka kefen biçmeyi? Gitmek yasak olsa Lelia kalsan ve uyusan kollarımda… Arşivden… Özgür SARAÇ/Râzı |