BANA SENİ SORSUNLAR
Tutupta bir martının kanatlarıyla anlatamam seni.
Hayatımda hiç Mart’ı görmedim. Seslerini, tüylerini, gökyüzünde edalı edalı süzülüşlerini bilmem. Bir çok şairin İstanbul’u anlattığı gibi de anlatamam. Galata köprüsünü, kız kulesini ve tren garı önündeki simitçi trafiğini bilmem. Görmedim hiç. Seni anlatsam anlatsam, dudaklarının kenarına bir sümbül gibi konan tebessümünle, Ve toprağa düşen baharın ilk cemresi misali yüreğime düşüşünle, İçime ılık ılık akışınla anlatırım. ... Dünyanın 7 harikasından birine benzet deseler, Kilitlenir kalırım öyle. Çünkü benim dünyam da sensin, dünyamın tek harikası da! Nasıl anlatırım?! Ben ne anlarım Eyfel kulesinden, Pizadan, Veyahut özgürlük heykelinden. Dedim ya, anlamam da zaten. ... En tarihi tarihim, yalnızlık mevsiminde ansızın içime düştüğün tarihtir mesela. Ve en anarşik hareketim; Sevdanla, yalnızlığa baş kaldırmam.. Coğrafik olarak; yüz hatların, göz çizgilerin, ve iki kaşının arasından nehir misali akan, kızdığında ise, menderesler çizen, Gülüşümle suretin arasına sınırlar çizen derin çizgilerin. Felsefe desen, ondan da kalırım sınıfta. Öyle ki; seninle başladı her şey, seninle bitsin dusuncesindeyim. Aksi de mümkün değil zaten. ... Geçipte karşıma, İdeolojik fikirler, Bilimsel araştırmalar, Veya ana yasal kanunlar anlatmasın kimse. Anlamam! Bana seni sorsunlar. Bir gülüşün kaç ömür eder, Bir bakışın kaç ömre bedel, Sesindeki mırıldanma kaç katar huzur eder. Şu yüreğim sevdana ne bedel öder. Sensiz hangi Derya bir deniz, Hangi Deniz Cihan’da yer eder. Bana seni sorsunlar. … Duyupta görmediğin güzelliklere benzet deseler; Gözlerinde martıların nasıl süzüldüğünü anlatırım. Yüreğimde bir galata köprüsü kadar tarihsel izler bıraktığını, Kız kulesi zarafetinde, yüreğimin orta yerinde dengesizce dengeler kurduğunu anlatırım. Ve simitçileri bilmem ama, yüreğimde koşuşan sevdanın ne çok kalabalık olduğunu anlatırım. Bana seni sorsunlar. Ben sadece seni anlatırım, Sadece seni... |