LALENİN YÜZÜNE BAKARAK SAÇLARINI DÜZELTEN KADIN
Kendi içindeki gürültüde
kaybolan bir adam değilim en başta bunda anlaşalım Yarısı dikilmiş bir dudakla atılan kahkaha değilim Öpmekle bile nemlenmeyen çölü giyinmiş bir ten Herkesten saklanan bir günlük Yada kavgalarda bir suratsız tabanca elden ele gezen Belki bir çocuğa benzetilebilirim diş teli yüzünden istediği gibi gülümseyemeyen Yada boş ver sensizliği yorgun harflerle anlatan bir adam olayım devrik cümlelere dikerek -eğer istersen- Sendikal faaliyetleri seven biri olsaydım Kocaman bir yalana yaslanıp üzerinde tepinmek yasak bunda da anlaşalım Dalları kangren ağaçlara salıncak kurmak Uçmayı öğrenemeyen yavru kuş gibi bakmak Utanarak dilenen o kadının boş avuç içlerine tükürür gibi bozukluk bırakmak Yeşillenmiş ekmeklere sadaka kulpu takmak Hayır başkalarının vurduğu atları yüreğimize gömmek yasak değil Tanrının varlığını / yokluğunu tartışmak Bir dudağa değmeden kırılmış sigaralara acımak Kapana kısılmış ceylanları düşünüp ağlamak Ah plaklarımı satmasaydım Not: Sana bunları bir banktan yazıyorum iki büyük savaş beş zorlu kış sayısız biten aşk görmüş Saçlarını kestirmesi yasak olsun dedim senin için o da onayladı Hem çiçeklerin nerede görülmüş kestirdiği o güzelim saçlarını… Özgür SARAÇ / Râzı |
"İki büyük savaş
beş zorlu kış
sayısız biten aşk görmüş"
Prag, henüz görmediyseniz mutlaka görmenizi isterim.
Şiiri okurken gözlerimde Prag'dan görüntüler.
Güzel şiir.
"Hayır başkalarının vurduğu atları
yüreğimize gömmek yasak değil"
Buraya bir mim koydum.