BİR GECE DAHA KARANLIKTAPencerelerime yaslanmış yağmur, yağar durur. İçime bir karanlık inmiş, dilsiz bir kuş yükselmiş göğe. Çok eski bir sorudur bunlar ,her akşam sorarım kendime; Kınalıada’nın kınalı mıdır tüm güzel insanları? Ve deniz kızları durmadan kayalıklardan mı fırlatılır denizlere? Ah ki ne ah, gökte yıldız kalmamış bu gece. Uzaklarda bir gemi, en az Nuh’un ki kadar eski. Bazı geceler alıp götürür beni. Eskiden ,Kadıköy’de genç kadınlar caddelere su serperlerdi. Her biri âşık gibi görünürdü gözüme, Ya da bana öyle gelirdi. Ve yağmurlar yağmadan önce, hep lodos olurdu. Hiç sormazlardı bana. Sahi , ben sever miydim lodosu? Bir gün, her şeyin bir günü vardı da, O günün üstüne başka gün yoktu. İçime bir sıkıntı inmiş , karanlık bir sis vardı içimde. Hangi yıldız yanmıştı bu gecenin içinde, Ve hangi gökyüzü sonsuzlukla doldu? Bir zamanlar denizlerin derinliklerinden gelen sesler, Şimdi sessizliğin eşiğinde kayboldu. Gece yarısı, beyaz peynirin tazeliği ne kıymetli, Bilinmez ki, bu hayatın dertleri içmeden de çekilir mi ? |
final bir içim buzlu su elbet beyaz sütün gölgesinde