MARTILARI GÖNDERMESEN OLUR MU
İçinde senin olmadığın bir şiir yazsam
-ismindeki harflerin protesto edildiği- Russell ile başlasam mesela ya da Niçe çok da masum sayılmazlardı Ne olurdu Virginia taşlarla oynamak yerine Tanrının paçasından tutsaydı Sonra topuzun kadınları daha güzel gösterdiğini yazsam ya da yanına güzel bir türkü aldı diye her dağa çıkanın haklı olmadığını Bir siyahî çocuğun denize benden farklı bakmadığını Çatalı bıçağı roman karakterleri gibi tutanların yanlış pencerede oyalandığını Kuantumdan falan bahsetsem Aslında yol yok kör olası otobüs yok o alelacele yazıp cebime sıkıştırdığın son mektup yok Sadece bir patlama o da küçücük bir şey Tanrının avuçlarında Tanrı demişken ellerimi açsam sonra herhangi bir satırda -önce tenini özleme suçunu üstlerinden silerek- Tanrım desem ayrılık da yalnızlık da acıtıyor imtihanlarımı kendim seçsem olur mu izin verirsen Sonra da soldan gelirsin belki diye sağa bakarak eve yürüsem Tam burada kedilerine tuvalet eğitimi verdin mi diye sorasım var Hala çin yemeği sipariş ediyor musun ağlamak istediğinde Çeşit çeşit sabun alıyor musun zeytinyağlı gül kokulu leylak ya da defne… Söylenip duruyor musun yine mini etekli kadınların acemice arabadan inmesine Meditasyon yapmaktan vazgeçmedin değil mi ellerim soğuk diye Ama soramam çünkü girersin izin almadan şiirin içine elinde hüzünlü kırkikindiler Git diyemem ben de Aslında içinde olmadığın bir şehir de çizebilirim Dağlar Uzun bir dere Tek katlı evler Çitle çevrili bahçeler içinde mutlu hayvanlar Sonra bir güneş köşede devamlı gülümseyen Banksız olurdu parkları kesin Bıçak geçirmezdi ağaçları Acısız adana satılmazdı lokantalarında Gölgeyle yürünmezdi yolları Sonra bir deniz en mavisinden ve açıkta bekleyen aşkı indirecek liman bulamamış gemiler En son kimin öldüğü ile ilgilenmeyen caddeler Bana yüzünü göstermeyen bir ayna çizerdim sonra seninle tanışmamış baharat takımı tatlı kaşığı budama makası bir tarak okey ıstakası kuş yemi ayakkabı cilası ve hiç dinlemediğin şarkılarla dolu birkaç plak Tam burada uğurböceklerinden korkuyor musun hâlâ diye sorasım var ve kahkaha atarken ismimi hatırlamaktan ve herhangi bir dolmuşta son yolcu olmaktan -Biliyorsun gözlerime bakıp gülümsesen yüzünü cama yapıştırmış birkaç öğrenci çizeceğimi korkmaman için- Ama çizmem Yasak olduğundan ya da telaş ettiğimden değil Çıkmadığı için veda ettiğin gün -perşembeydi günlerden- üzerime sinen otogar kokusu Bir kere daha şehrimi ayaklarının önüne sermem Geri dönmek için martıları selamınla göndermesen olur mu? Özgür SARAÇ / Râzı |
Ellerinize sağlıkkk!!