Notalarözledim ömrün bana giydirdiklerinde bir kardelen çiçeğiyle sevişmeyi o zaman sokaklar dar gelmiyordu üzerime gökyüzünün düşen dağları vardı yankıda çocukluk üstü yaşım sımsıkı tuttuğum toynakları vardı akşamların. tren yolculuğu yaparken kanatlarımda ay kınından çıkarmıyordu ölümü şükür bir gölgede uyuyordum şehirlerin dilinde paslandım en tarihi koyaklarda/ depremlerde/çadırlarda üç/beş arkadaştık bazen daha kalaba bazen daha yalnız uzanırken uçurtma gibi günler yaşamdan geçen notaların isimleri vardı göçebe bir hayatken babamın gözünde sessiz bir yağmur gibi geçiyorum tarihten bu yüzden rüzgarları iyi tanırım adresleri ve takıldığım çocukları... içimde yığınca kitaplar masallar/uçurumlar gelip gölgeme oturunca tuhaf ve uzak çığlıktı tuvalde. yüzü vardı hepsinin köşelerde benim gibi büyüyünce gölgeler hiçbiri oyun oynamadı aynalara sığmayan dökümler çoğalarak giriyordu güneşe... düşümü sulayanlar boy gösteren topraklarda olgun dokunmalarla sarar dünyamı pekala/ama imge/m başkaydı benim vapurlarda kuş sesleri/ kına kokan bir anı bir şehir şehirler/ki elimi tuttular dağılsa sesim dizimin üstüne bütün renklerini görürdüm doğanın. aşk mı sadece sessizlikte/ nabzımda ve yoktular var olan ben/herkeste vardı bende herkes yokken kıyısız okyanuslar nasıldı bilmiyorum şimdi düşüncemin pınarını yudumlarken bahçe açıyorum evet karanlık yoktu o zaman da vermedim dudaklarımı ağız dolusu pencerelere belkide en koyu kızılıydı saksıda yetişen çiçeğin... kentin görüntüsü değiştikçe gözlerimde ve büyüdükçe gürültülerin parmaklarında çekerdim suları kumsala şimdi vakit su vakit aşk anlatsın sevdiğini biri |
hayatın güldüren tarafından söylenen o romantik şarkının tüm seslerini duymak ve onun melodisine ayak uydurarak dans etmeyi öğrenmekti.
bazı şiirler vardır;
her bir kelimesinde ve her bir harfinde sadece gönüllerin duyabileceği bir melodinin tınısı vardı.
ve bazı şiirler vardır;
her bir dizesi insanın yüreğine dokunur.
tüm zamanları birlikte yaşarsınız içinde.
gözlerinizde buğulunan anların ses kayıtları..
boğazınızda düğümlenen cümlelerin her biri kurşunlanmış bir şarkı gibi
can yakıcı bir hal alır.
''bir nota ve bir nota daha...
her biri, her başka öyle ki, her diğer ağrıma dokunuyor her biri incinmekten korkarak başlıyor.
ama iyileşiyorum her gün.
şöyle ki, ruhum da bir sol bir fa, sonra la,
belki si... sonra do.. her başka, her biri do re mi fa sol la si yine do, kendisi '' -
( Yann Tiersen)
bu şiirde eşsiz melodiler dans ediyor.
ve bu notalar büyük bir şairin yüreğininin en ulvi, en en gizemli,
en derin köşesinden çıkıyor.
biliyoruz ki bazı şiirler,
kendine has kostümü ve sahne ışıklarıyla
ve kendine has renkleri ve sesleriyle insanın ruhuna mıh gibi çakılıyor.
şimdi vakit suyun ayak seslerinde aşk kokusu..
anlatsınlar..
vazgeçtikleriyle
kanında yüzen hiç vazgeçemediklerini
...