AYAĞI KIRIK BANKLARA KUŞLAR NELER SÖYLER
Eskiden bir sürü şey düşünürdüm ben
Şiir yazdığı kalemin rengini mesela Oktay Rifat’ın Sevdiği kadının saç tokasını Nazım’ın Kağıt toplayan çocukları düşünürdüm hayal kuracak vakitleri var mı? Afrika’yı düşünürdüm bir türlü kıramadıkları sömürge düzeninin dişlerinde çürüyen alınyazılarını Yol kenarlarına atılmış kakao kokan çocuk ellerini Babamın Seiko 5 saatinin hikayesini Allah’ın Adem’i yaratırken içinden neler geçtiğini Eskiden bir sürü şey düşünürdüm ben Kleist’in mesela silahında kaç kurşun olduğunu Yedi Uyurların mağarada üç yüz dokuz yıl nasıl uyuduğunu Ayağı kırık banklara kuşların neler söylediğini Tövbe ederken balığın duyup duymadığını Yunus’un sesini Trenleri düşünürdüm mesela raylarda acı tatlı hikayeler biriktiren Otobüsleri sonra -en çok da cam kenarlarını- son sarılmalara şahitlik eden -sen sahi son olduğunu bilerek sarıldın mı birine içinde bir kıvılcım yangına dönüşürken?- Eskiden bir sürü şey düşünürdüm ben Mecnun’un mesela kuruyan dudaklarına Leyla’nın gamzeleri çiçek açtırır mıydı? Penceremi düşünürdüm önündeki erik ağacını özlemiş midir salıncak kurmamı? -bu şehir yine güzel görünür müydü martılar toplayıp gitseydi çığlıklarını?- Piyanonun tuşları herhangi bir şarkının tam ortasında kaçıp gitmeyi düşlüyor mu? Ay beni öptüğü gibi yine çıt çıkarmadan gelip bebekleri alnından öpüyor mu? Çay ve kahve olmasa kelimelerin saçlarını örer miydik yine? Terkedilmiş bir aşığı aynalarla barıştırabilir mi bir kelebek elinin üzerinde yürüyünce Hiçbir şey düşünemiyorum artık zaman içinden akıp giderken avuçlarımın Tek bir şey dönüp duruyor aklımda Nasılsın? Özgür Saraç/Râzı 120822denizli |
Emeğine yüreğine sağlık
______________________________Selamlar