GİDENİN ARDINDAN AĞITLAR I
KEŞKE
Keşke gitmeseydin dudaklarının tarihinde sadece ben olsaydım HAYRET Hayret ettim önce nasıl da titremiyor diye ellerin Anladım ama sonra Kim bilir bana gelene kadar o tetiği kaç kez çektin KES(K)İN GİDİŞLER Nokta koymasan iyiydi Bir virgül ne bileyim daha katlanılabilirdi İnsan gidecekse -ki buna hakkı var- bu kadar kes(k)in gitmemeli Dünyanın ne bileyim bin bir türlü hali var sence de öyle değil mi? GİDERKEN Giderken keşke şu el ele tutuşanları uyarıp da gitseydin Unutmamı zorlaştırıyorlar ÇOK AĞLARIM SANIYORDUM Sen gidiyorum dedikten sonra Hoşça kal deyip ellerini cebine attıktan sonra Kendine iyi bak deyip gözlerini kaçırdıktan sonra Bir martı düştü gözlerime Bir gemi sonra Ardından deniz En son şehir tüm kalabalıklığıyla Hep bir gün gidersen çok ağlarım sanıyordum ama hiçbir şey olmamış gibi -en fazla işten yorgun çıkmış gibi- eve gittim Ayaklarımı uzatıp kaldığım yerden dizimi izledim Kalktım çiçekleri suladım Küsmesin diye biraz kanaryamla konuştum Not: Gece 03.27 olduğunda yağmur başladı… BENİ ÜZEN ŞEYLERE DAİR Ben kitap okurken gitmişsin bu beni üzdü Uyuyorken gidebilirdin Duş alırken Bulaşıkları yıkarken Ama kitap okurken gitmişsin yalan yok bu beni çok üzdü DUDAKLARIN VE MEZAR TAŞLARI Ben öptüğüm dudakların zannediyordum meğer en acı kelimeleri sakladığın mezarmış koyduğum yer dudaklarımı ve ölüm korkumdan değilmiş dilimdeki toprak tadı Anlamıyorum hiç aşktan bahsedenler neden taşır ki yanında soğuk mezar taşlarını UÇURUM VE KIRILMIŞ CAM Artık “Ü” bir uçurum gibi görünüyor bana nerde olursa olsun karşıma büyük harf olarak çıktığında Ve artık ben “R” yim Sen yanmış ağaç de istersen üzerinden yıldırım olup geçtiğin İstersen kırılmış cam yaramaz çocuklar gibi taşlayıp başka bir gölgenin ardına sindiğin BOŞLUKTA Boşluk kimsenin olmadığı ve sesinin yankılanmadığı karanlık bir deniz Etrafını çevirmiş aşılmaz duvarlar Yüzüyorsun Yüzüyorsun Yüzüyorsun boğulana kadar… Özgür SARAÇ/Râzı 060822denizli |
Kutlarım kalemini ve eserini
Gönlüne, ömrüne bereket
Sağlıcakla