Deprem sızdıran ağızlartenime doğan sert ayazlı sürgünlerin kanatlarında yeşiller suda seken ömrümle bir akar tutamam kendimi gözlerime değen kuşların yangınında ... avunan düşler dağlarda fırtına başları karanlığa değen güller susarken gövdemde ağıtlara gebe dillerin coşkusunda üşür geceler taze rüzgar gibi eserim bir çocuğun bağrından aynadaki gölgelere kalabalık suretlerin kumral aşklarında yutkunur kalbim sesimde çığlık dalgaların ilmiği upuzun direnme uykuların geniş yalnızlığında yetişemezsem boy atan takvimlerin odalarına sancılarıma kapkara duman iner örtülür gözlerim sessizliğin eteğinde sen kıyılarım yalvaran gülüş diz kıran günlere bulut esintisinde bir yara daha tenim terinde kırılır hiçbir şehir kabul etmiyor bizi kabul etmiyor karıncalarla dolu dağınıklığı arttıkça deprem sızdıran ağızlar sığınıyoruz mutluluğun ölü topraklar topladığı ay’a ah vuruluyor kuşlar da esmer şarkıların sırtını dayadığı duvarlarda ben iklimi değişen sabahlarda sayıklıyorum adını elimde tükenişe kalan son başak besledikçe buğulu camın ardında hayatı ğöğsümde silüetinin ateşi avunan yanımda ki eski bir aşka öldüğümü söylüyor dağlar kimse bilmezken baharın hatlarında beni hadi bana kırmızı güller verin ..... |
Gönlünüze sağlık
Sevgilerimle